- ANA SAYFA
- YAYINLAR
- BÜLTEN ARŞİV
- SAYI 71 YIL: 2009
- Cumhuriyet Türkiyesi’nde Bir Mesele Olarak İslâm
Cumhuriyet Türkiyesi’nde Bir Mesele Olarak İslâm
İsmail Kara
14 Aralık 2009
Değerlendirme: Şeyma Kömürcüoğlu
Prof. Dr. İsmail Kara, Türkiye’nin meselelerini Cumhuriyet Türkiyesi’nde Bir Mesele Olarak İslâm isimli kitabı çerçevesinde değerlendirdi. Bu meselelerin, İslâm ile irtibatı göz ardı edilerek sağlıklı bir değerlendirmeye tabi tutulmasının mümkün olmadığını belirten Kara’ya göre, İslâm’la ilgisi bulunmayan hiçbir mesele mevcut değildir. “Türkiye’nin meselesi olarak İslâm” şeklinde de tarif edebileceğimiz bu husus sözkonusu meselelerin ele alınmasında temel sâiktir. Ancak Türkiye’de, uzun zamandır, hayatî olmayan meselelerin tartışılması âdet hâline geldiği için asıl mesele tartışılmamaktadır. Aksine bugün tartışılan meseleler asıl meselelerin üzerini örtmeye yöneliktir.
Öte taraftan, Türkiye’de İslâm meselesi 60’lardan sonra bir grubun meselesi olmaya doğru itilmiş ve maalesef bütün Türk politikacıları(na), Türk üniversiteleri(ne), bilim adamları(na) tarafından bu benimsenmiş/benimsetilmiştir. 60’ların sonlarına doğru MSP’nin de etkisiyle bir grubun meselesidir artık İslâm. Dolayısıyla, Türkiye’nin meselelerini konuşmak için ilk yapılması gereken şey İslâm meselesini bütün Türkiye’nin meselesi hâline getirmektir.
Konuşmasında Türkiye’de yıllardır yaşanan değişim ve gelinen noktaya da değinen Kara, Ömer Nasuhi Bilmen’in Hukuk-ı İslâmiyye Kamusu’nun ilk baskısının İstanbul Hukuk Fakültesi tarafından yapıldığına dikkat çekiyor. Ancak bugün geldiğimiz noktada bu kitabın Diyanet tarafından basılması dahi mümkün değildir. İzmirli İsmail Hakkı vefat ettiğinde Cumhuriyet gazetesinde konuyla ilgili kayda değer yazılar çıkmıştı, ancak “bugün olsa Cumhuriyet’te bu bir haber konusu olur muydu?” sorusuyla meselenin ne kadar değişim geçirdiğine dikkat çeken Kara’ya göre bu değişimi anlatmazsak Türkiye’de gayrimüslimlerin de garantisi olan İslâm meselesini gevezelik yapmaktan öteye götüremeyiz.
Türklerin Anadolu’daki tarihlerinin İslâm’la ilişkisine değinen Kara’nın üzerinde durduğu bir diğer husus da Türkiye’de eğitim almış insanların din algıları ile eğitim kademelerinden geçmemiş halkın din algılarındaki farktır. Zira Türk halkının kafasında din-devlet ayrımı yoktur. Bu ayrımı modern eğitim kademelerinden geçmiş insanlarda görürüz ancak. Diğer taraftan Türkiye’de pek çok meselede olduğu gibi din meselesi de paradokslarla yürür. Bunu bir avantaj olarak görebileceğimizi ifade eden Kara’ya göre, Türkiye’de ihtilallerin tetiklemesiyle İslâmî hareketler yükseldikçe Cumhuriyet ideolojisinin din anlayışı/politikaları daha fazla yerleşiyor. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yapısı Cumhuriyet’in din anlayışının yerleşmesine bir örnektir.
2024 Güz Programı
Vakıf faaliyetlerinin en gelenekseli olan seminerler, her yıl güz ve bahar dönemlerinde gerçekleşiyor.
DETAYLI BİLGİ