- ANA SAYFA
- YAYINLAR
- BÜLTEN ARŞİV
- SAYI 72 YIL: 2010
- Ortadoğu’nun Kadim Halkı Süryaniler
Ortadoğu’nun Kadim Halkı Süryaniler
Mutay Öztemiz
18 Şubat 2010
Değerlendirme: Volkan Yahşi
Marmara Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde Ortadoğu Kent Sosyolojisi dersleri veren Mutay Öztemiz’le Mimar Sinan Üniversitesi’nde tamamladığı ‘‘II.Abdülhamit’ten Günümüze Sosyolojik, Siyasal ve Hukuki Açıdan Süryaniler’’ başlıklı doktora tezi bağlamında Ortadoğu’nun kadim halkı Süryaniler üzerine konuştuk.
Öncelikle, Süryaniler hakkındaki bilgi yetersizliğinden, akademik çalışma eksikliğinden, bu olumsuzlukların tez çalışmasında yarattığı sıkıntılardan bahseden Öztemiz, tez çalışmasında, günümüz siyaset sosyolojisinin önemli bir metodu haline gelen saha çalışması ve sözlü tarih yöntemlerinden faydalanmış. Alana gitmeden önce, Süryani bayramlarına ve cenazelerine katılan, kapalı grup psikolojisi eğitimi alan ve İstanbul Süryanileriyle tanışma şansı elde eden Öztemiz, İstanbul Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Birsen Örs’ten de yardım almış.
II. Abdülhamid dönemini, siyasî tarihte çok fazla anlatılmayan Hamidiye Alaylarının kurulması sebebiyle tercih eden Öztemiz, söz konusu alaylara dair şunları söyledi:
“Hamidiye Alayları, düzenli ordunun verdiği maddî sıkıntılardan dolayı Rusya’daki Kazak alayları örnek alınarak önerilmiştir. Sadece Şafii Kürtlerden teşekkül etmesinin de iki sebebi vardır: Aşiret sisteminin katı bağları ve 18. yüzyılda baş gösteren kıtlık sebebiyle göçebe Kürtlerin, yerleşik Ermenilere ve Süryanilere yönelik saldırıları.”
Öztemiz’in koruculuk sistemi ve Hizbullah örgütüyle arasında paralellikler kurduğu Hamidiye Alaylarının en büyük etkisi ise, statülerini suiistimal etmeleridir. Tezini oluştururken yaptığı anket ve röportajlardaki oyunlar, yemek kültürü, dil ve retorik, anahtar kelimeler ve çeşitli etnografik imler de bu bulgularını desteklemektedir. Öztemiz Süryaniler konusunda da şunları söyledi:
“Süryaniler; Keldaniler ve Nasturiler’den oluşan ve genellikle Kars ve Hakkari’da yaşayan Katolik Doğu Süryanileri ile kendilerini ‘Ortadoğu kadim Süryanileri’ olarak isimlendirilen ve Urfa, Diyarbakır, Hatay, Mardin, Antakya, Elazığ gibi illerde yaşayan Ortodoks Batı Süryanileri olmak üzere iki gruba ayrılır. 1915 olaylarında isyana karışan Doğu Süryanileri (Nasturiler) olduğu hâlde, Mardin, Urfa, Diyarbakır civarında yaşayan Batı Süryanileri de en az Doğu Süryanileri kadar olaylardan etkilenmiş; zorunlu göçle ve ölümle sonuçlanan olaylarla karşılaşmışlardır. Ayrıca, Lozan görüşmelerinin en azından alt komisyonlarında Keldani, Nasturi halklarının (Doğu Süryanileri) haklarından bahsedildiği halde, isyana ve savaşa katılmadıkları için Ortodoks Batı Süryanilerinden söz edilmemiştir. Bunun neticesinde, Süryaniler, Lozan’da azınlıklarla ilgili maddelerde -Yahudiler, Ermeniler, Rumlar gibi diğer azınlıkların aksine- yer almamış; emperyalist devletler bu gruplar için herhangi bir hak talebinde bulunmamıştır.”
Mutay Öztemiz’in sözlü tarih çalışmalarında dikkatini çeken diğer bir husus da, Yahudiler ile Süryaniler arasındaki dilsel yakınlıktır. Bu bağlamda, kökenleri pagan bir toplum olan Asurîler’e dayandırılan Süryanilerin -İsa’nın da dili olan- Aramice konuştuklarını saptayan Öztürk, Hıristiyanlığın Kudüs dışındaki ilk kilisesinin de Hatay’da kurulduğunu vurguladı:
“Daha sonraki dönemlerde, Vatikan’dan gelen Katoliklerin etkisiyle Katolik Ermeniler ve Süryaniler oluştu ki bu durum Süryanilerin, Batı Süryanileri ve Doğu Süryanileri diye ikiye ayrılmalarına sebep oldu.”
Sözlü tarih çalışması neticesinde şu sonuçlara ulaşılmıştır: Köklü bir eğitim geleneğine sahip Süryanilerin bugünkü eğitim düzeyleri çağın gerisindedir. Ayrıca, kendi ana dillerinde eğitim imkânına sahip Suriye’deki Süryaniler, eğitim açısından Türkiye’deki Süryanilere göre daha iyi durumdadır. Yatırım konusunda da bölgedeki büyük işadamları Hizbullah etkisiyle bölgeyi terk edip İstanbul’a gelmek zorunda kalmıştır. Bir diğer göç de 1960’larda yaşanan zorunlu göçler oldu. Süryanilerde öteki üzerinde sağlanan iktidar, Ermeniler ve Rumlar tarafından da desteklendi.
Öztemiz’in sözlü tarih araştırmalarında dikkatini çeken anahtar kelimelerden biri de güvensizliktir. Özelde araştırma grubuna, genelde Müslümanlara karşı güvensizlik hisseden Süryanilerin acı dolu birçok anısı kapalı grup psikolojisinin izin verdiği ölçüde röportajlara yansımıştır.
Sunum boyunca interaktif bir şekilde gelişen keyifli söyleşi Süryani deneyimlerinden örneklerle, soru-cevaplarla ve tartışmalarla sona erdi.
2024 Güz Programı
Vakıf faaliyetlerinin en gelenekseli olan seminerler, her yıl güz ve bahar dönemlerinde gerçekleşiyor.
DETAYLI BİLGİ