Felsefe 5 Leibniz Felsefesinde Özgürlüğün Metafizik Temelleri

Erdal Yılmaz

19 Ocak 2010
De­ğer­len­dir­me: Sabri Akgönül
 
Er­dal Yıl­maz, Ga­la­ta­sa­ray Üni­ver­si­te­si Fel­se­fe Bö­lü­mü’nde ta­mam­la­dı­ğı yük­sek li­sans te­zi çer­çe­ve­sin­de Le­ib­niz’in öz­gür­lü­ğe da­ir açık­la­ma­la­rı­nın, te­mel me­ta­fi­zik tez­le­ri­ne uy­gun olup ol­ma­dı­ğı­nı de­ğer­len­dir­di. Su­nu­mu­na Le­ib­niz’in fel­se­fe­si­ne da­ir kı­sa bil­gi­ler ve­re­rek baş­la­yan Yıl­maz, öz­gür­lük so­ruş­tur­ma­sı ya­pı­lır­ken, öz­gür­lü­ğün ne­ye ve­ya ki­me da­ir ol­du­ğu­nun or­ta­ya ko­nul­ma­sı­nın, onun na­sıl öz­gür ola­bi­le­ce­ği­ne da­ir in­ce­le­me­ye ön­ce­li­ği­nin ol­du­ğu ka­na­atin­den ha­re­ket et­ti­ği­ni be­lir­te­rek, ön­ce­lik­le, dün­ya­da bu­lu­nan­la­rın han­gi an­lam­da va­rol­duk­la­rı­nın bir ana­li­zi­nin ya­pıl­ma­sı ge­rek­ti­ği­ni ifa­de et­ti.
Le­ib­niz’in cev­her ve Tan­rı an­la­yı­şı­nın pa­ra­lel­lik ar­zet­ti­ği­ni be­lir­ten Yıl­maz, cev­he­ri tam ola­rak an­la­ya­bil­mek için Le­ib­niz’in Tan­rı an­la­yı­şı­na ba­kıl­ma­sı­nın zo­run­lu ol­du­ğu­nu kay­det­ti ve ek­le­di:
Le­ib­niz’e gö­re, Tan­rı, var­lı­ğı­nın ze­mi­ni ken­di olan, ya­ra­tıl­ma­mış cev­her­dir. Müd­ri­ke­si, her şe­yin bil­gi­si­ni içer­di­ği için ira­de­si­ni en ahenk­li di­zi­yi seç­me­ye yön­len­di­rir ve kud­re­ti ira­de­si ta­ra­fın­dan se­çi­len di­zi­yi ak­tü­el kı­lar. İra­de­si, müd­ri­ke­si­ne tâ­bi ol­du­ğu için, her şe­yi baş­tan ol­ma­sı ge­rek­ti­ği gi­bi ya­ra­tır ve şey­le­re son­ra­dan her­han­gi bir mü­da­ha­le­de bu­lun­maz. Ya­ra­tı­la­na son­ra­dan mü­da­ha­le, mü­da­ha­le edi­le­nin baş­tan ol­ma­sı ge­re­ken mü­kem­mel­lik­te ya­ra­tıl­ma­dı­ğı­na işa­ret ede­ce­ğin­den, böy­le bir Tan­rı an­la­yı­şı Le­ib­niz’e gö­re mü­kem­mel­lik ile çe­li­şir.
Le­ib­niz’e gö­re Tan­rı­nın ya­rat­tık­la­rı cev­her­ler ol­du­ğu için, dün­ya­nın ve için­de­ki­le­rin bir­bir­le­rin­den far­kı­nın cev­her­ler­den ha­re­ket­le açık­lan­ma­sı ge­rek­ti­ği­ni vur­gu­la­yan Yıl­maz, bu ne­den­le, öz­gür­lük so­ruş­tur­ma­sı­nın fark­lı dü­zey­de­ki cev­her­ler­le iliş­ki­li ol­du­ğu­nu be­lirt­ti. Fark­lı dü­zey­de­ki cev­her­ler ara­sın­da akıl­lı ruh, ak­la sa­hip ol­du­ğun­dan do­la­yı, öz­gür ola­bil­me im­kâ­nı­na sa­hip­tir. Ak­la sa­hip olan in­san da akıl­lı ruh ola­bil­di­ği öl­çü­de öz­gür­lü­ğe bir im­kân ola­rak sa­hip­tir.
İn­sa­nın na­sıl öz­gür ol­du­ğu­nu yi­ne cev­her­den ha­re­ket­le açık­la­ma­mız ge­rek­ti­ği­ni be­lir­ten Yıl­maz, bu açık­la­ma­da kar­şı­la­şı­la­cak en önem­li so­ru­nun, cev­he­rin ic­ra et­ti­ği fi­il­le­rin ön­ce­den ide­asın­da içe­ril­me­si ola­ca­ğı­nı be­lirt­ti. Le­ib­niz’in içe­ril­me­yi, “yük­le­min öz­ne­de içe­ril­me­si” şek­lin­de ta­nım­la­dı­ğı ha­ki­kat­le il­gi­li ola­rak ele al­dı­ğı­nı ifa­de et­ti. Le­ib­niz’e gö­re, na­sıl öz­gür olu­na­bi­le­ce­ği­ni açık­la­mak için Tan­rı’nın öz­gür­lü­ğü­ne ba­kıl­ma­lı­dır. Tan­rı’nın öz­gür­lü­ğü­nü ise “Tan­rı bu dün­ya­yı zo­run­lu ola­rak mı, yok­sa öz­gür ka­ra­rıy­la mı ya­rat­tı?” ve “Tan­rı bu dün­ya­yı ya­rat­tık­tan son­ra ora­da bu­lu­nan­la­rın her bi­ri­nin ey­le­mi ile öz­gür iliş­ki­ye sa­hip mi­dir?” so­ru­la­rı et­ra­fın­da in­ce­le­mek ge­rek­ti­ği­ni di­le ge­ti­ren Yıl­maz şöy­le de­vam et­ti:
Tan­rı’nın müd­ri­ke­sin­de çe­liş­ki ve­ya ay­ni­yet il­ke­si ze­mi­nin­de im­kâ­nı­nı bu­lan ve ahenk de­re­ce­le­ri­ne gö­re bir­bi­rin­den ay­rı­lan son­suz sa­yı­da müm­kün di­zi bu­lu­nur. Bun­lar­dan en dü­zen­li ve en ahenk­li ola­nı se­çi­le­rek ak­tü­el kı­lı­nır. Bir ter­cih söz ko­nu­su ol­du­ğun­dan, Le­ib­niz’e gö­re, Tan­rı öz­gür ka­ra­rıy­la bu dün­ya­yı ya­rat­tır. Tan­rı’nın en ahenk­li ola­nı­nı ter­cih et­me­si­nin bir zo­run­lu­luk içe­rip içer­me­di­ği­nin açık­lan­ma­sı ge­rek­ti­ğin­den, bu güç­lü­ğü aş­mak için öz­gür­lü­ğün do­ğa­sı­na da­ir Le­ib­niz’in or­ta­ya koy­du­ğu “ak­la sa­hip ol­mak, ha­re­ke­ti­nin kay­na­ğı ken­di ol­mak ve fi­il­le­ri­nin muh­te­mel ol­ma­sı” ko­şul­la­rı­nı dik­ka­te ala­rak Tan­rı’nın öz­gür­lü­ğü­nü tek­rar göz­den ge­çir­me­miz ge­re­kir. Le­ib­niz’e gö­re, Tan­rı, “en iyi ze­mi­ni­ne” gö­re ha­re­ket eder ve bu ze­min Tan­rı’ya ken­di do­ğa­sın­dan ve­ri­lir. Do­la­yı­sıy­la ha­re­ke­ti­nin il­ke­si ken­di­si­dir. Her şe­yin im­kâ­nı­nın ze­mi­ni müd­ri­ke­si ol­du­ğun­dan tüm müm­kün­le­rin ve ak­tü­el­le­rin bil­gi­si­ne sa­hip­tir ve bu da Tan­rı’nın her yap­tı­ğı­nı bi­linç­li bir şe­kil­de yap­tı­ğı an­la­mı­na ge­lir. Bu tarz ha­re­ket et­me yal­nız­ca akıl­lı var­lık için müm­kün ol­du­ğun­dan Tan­rı ak­la sa­hip­tir. Tan­rı, son­suz sa­yı­da müm­kün di­zi ara­sın­dan dün­ya­yı ter­cih et­ti­ğin­den, Tan­rı’nın bu ter­ci­hi­ni mut­lak ola­rak zo­run­lu kı­lan her­han­gi bir se­bep ol­ma­dı­ğın­dan, fii­li muh­te­mel­dir. Tan­rı’nın, ya­rat­tık­tan son­ra ya­ra­tıl­mış­la­rın her bi­ri­nin fii­liy­le öz­gür iliş­ki­si­nin olup ol­ma­dı­ğı so­ru­su­nun ce­va­bı­na ge­lin­ce; Le­ib­niz’e gö­re, Tan­rı, ya­ra­ta­ca­ğı­nı, han­gi fi­il­le­ri ic­ra ede­ce­ği­ni ön­ce­den gö­re­rek ya­rat­tı­ğı için ya­ra­tıl­mış­la­rın her bir fi­ili­ni, o fi­il­den ön­ce bi­lir. Bu bil­me, ya­ra­tıl­mış­la­rın fi­il­le­riy­le iliş­ki­si­ni öz­gür kı­lar.
“Tan­rı’nın ön­ce­den bil­me­si”, dün­ya­da­ki her şe­yin mut­lak bir zo­run­lu­luk­la mı ol­du­ğu so­ru­su­nu gün­de­me ge­tir­di­ğin­den, in­sa­nın öz­gür olup ol­ma­dı­ğı so­ru­su­nun ce­va­bı­nın ve­ril­me­si ge­rek­ti­ği­ni ifa­de eden Yıl­maz, ko­nuş­ma­sı­nı şu söz­ler­le son­lan­dır­dı:
Le­ib­niz’e gö­re Tan­rı’nın in­sa­nın fi­il­le­ri­ni ön­ce­den bil­me­si, Tan­rı’nın mü­kem­mel­li­ği ile iliş­ki­li­dir. Di­ğer bir ifa­dey­le “ön­ce­den bil­me” in­sa­nın ken­di ira­de­siy­le ey­le­ye­ce­ği şey­le­ri mü­kem­mel olan Tan­rı’nın ön­ce­den bil­me­si an­la­mı­na ge­lir. Tan­rı ön­ce­den bil­di­ği için in­san ey­le­mez. Tam ter­si­ne, in­sa­nın ken­di ira­de­siy­le ey­le­ye­ce­ği­ni Tan­rı ön­ce­den bil­di­ği için in­san öz­gür­ce ey­ler. Bü­tün bu açık­la­ma­lar, akıl­lı ru­hun ve in­sa­nın da akıl­lı ruh ol­du­ğu öl­çü­de sa­hip ol­du­ğu özel­lik­le­rin, Le­ib­niz’in öz­gür ol­mak için or­ta­ya koy­du­ğu “ak­la sa­hip ol­mak, ha­re­ke­ti­nin kay­na­ğı­nın ken­di ol­mak ve fi­ili­nin muh­te­mel ol­ma­sı” ko­şul­la­rı­nı ye­ri­ne ge­tir­di­ği­ni gös­te­rir. Bu in­ce­le­me­ler ise, Le­ib­niz’in Tan­rı’nın ve in­sa­nın öz­gür­lü­ğü­ne da­ir açık­la­ma­la­rı­nın, te­mel me­ta­fi­zik tez­le­riy­le uyum­lu ol­du­ğu­nu gös­te­rir.

EDİTÖRDEN

2024 Güz Programı

Vakıf faaliyetlerinin en gelenekseli olan seminerler, her yıl güz ve bahar dönemlerinde gerçekleşiyor.

DETAYLI BİLGİ


BİZİ TAKİP EDİN

Vakfımızın düzenlediği programlardan (seminer, sempozyum, panel, vs.) haberdar olmak için e-posta adresinizi bırakabilirsiniz.