- ANA SAYFA
- YAYINLAR
- BÜLTEN ARŞİV
- SAYI 72 YIL: 2010
- Aşk Yolunda Adım Adım
Aşk Yolunda Adım Adım
Sedat Şahin, Gökhan Aras
27 Mart 2010
Değerlendirme: Melek İşler
Yalnızca adım atalım, çok uzaklara uzun bir seyahat yapalım…
Hz. Mevlâna’ya yürüyelim o zaman.
Bir yol hikâyesi, bir aşk, bir umut ve sevgi hikâyesi… Yenikapı Mevlevihanesi’nde atılan ilk adımın coşku veren serüveni… Ceyda&Emrah Altuntecim çifti, İstanbul’dan Konya’ya kadar yürümeye karar verirler. 16 Ağustos’ta İstanbul Yenikapı Mevlevihanesi’nde başlayıp Mevlânâ’nın 802. doğum günü olan 30 Eylül’de Konya Mevlânâ Müzesi’nde noktalanacak “Aşk Yolunda Adım Adım” adını verdikleri bir yolculuğa çıkarlar.
Sedat Şahin ve arkadaşları, Emrah&Ceyda Altuntecim çiftinin 16 Ağustos’ta çıkacakları bu manevî yolculuğun haberini 10 Ağustos’ta öğrenirler ve bu yol hikâyesini bir filme dönüştürme kararını alırlar. 16 Ağustos’tan başlayarak kurgusal olmayan bir düzlemde, olayların doğal akışına göre hareket eden ekip, bu yolculuğun kendi seyrinde akmasını izlerler yalnızca…
Mevlana’nın izinde kırk sekiz gün süren bu yolculukta “aşk, sevgi ve umudu” heybelerine alan, adımlarının dokunduğu her yerde duaları azık yapan bu çiftin hikâyesini Aşk Yolunda Adım Adım (2009) belgeseline konu edinen yönetmen Sedat Şahin, Hayal Perdesi Sinema Topluluğu üyelerinden.
Sanat Araştırmaları Merkezi Mart ayı etkinlikleri kapsamında Sedat Şahin ve film ekibinden Gökhan Aras’ın katılımıyla belgeselin özel bir gösterimi gerçekleştirildi. Gösterimden önce açılış konuşmasını yapan İhsan Kabil, sinema dili açısında umut vaat eden belgeselde tüm unsurların yeterli ve yerinde kullanıldığını ifade ederek belgeseli takdim etti. Gösterimin ardından program belgeselin yönetmeni Sedat Şahin ve kameraman ve kurgucusu Gökhan Aras ile bir söyleşi yapıldı.
“Sekiz il, birçok hikâye… Hepsi de hayatın farklı yerinde duruyor.” Dengeyi sağlaması açısından her ilin hikâyesi aktarmaya çalışan yönetmene göre hepsi de hayatın değişik yönlerini farklı lügatlerle konuşuyor. Bu yolculukta hızlı yaşamanın insan hissiyatını körelttiğini fark etmiş, Sedat Şahin. En büyük tecrübesinin “an”a küsmemeyi öğrenmesi olduğunu söyleyen Şahin, çekilemeyen her planın daha güzel bir yere ulaşmasını sağladığını, bir planı çekemediği zaman onu bırakıp başka bir plana yönelmesi gerektiğini filmi gerçekleştirirken anlamış.
Her adımda muhatabını da içine alan belgeseldeki iç içe geçen olay örgüsünün; kurgu, imgeleme, sinemada kullanılan bütün tekniğin aslında hayatın içinde varolduğunu ve bunun ancak bakıldığında görülebileceğini anlatan Şahin, belgeselin kurgusuna hayata bakarak karar verdiklerini ifade ediyor ve bunun sebebini şöyle açıklıyor: “Çünkü hayatta varolan bağlar kurguda sadece, arada anlam ilişkisi olabilecek şekilde, yan yana doğru zamanda getirilerek oluşturuluyor.”
Sedat Şahin son olarak “Ortaya bir şey koyduk, ama insanlarla paylaşmak -beğenilsin ya da beğenilmesin- insanların görüşlerine ulaşmak önemli bizim için. Filmle alakalı aldığım en güzel iltifat şuydu: ‘Çok güzel bir yolculuk olmuş bu.’ Bu benim nazarımda film için yapılmış en güzel iltifattı. Çünkü biz kendimizi ne kadar geri plana atabiliyorsak filmin yapmak istediği şeyi de o kadar ön plana çıkartabiliyoruz; filmin tekniğinden bahsetmeyip o insanların yolculuğuna iltifat alıyorsak, yapmak istediğimiz şeyi başarmışız demektir” diyerek belgeseline dair yaklaşımını içtenlikle paylaştı.
2024 Güz Programı
Vakıf faaliyetlerinin en gelenekseli olan seminerler, her yıl güz ve bahar dönemlerinde gerçekleşiyor.
DETAYLI BİLGİ