Almanya’da Osmanlı İzleri

Latif Çelik

16 Ocak 2010
De­ğer­len­dir­me: Emine Kaval
 
La­tif Çe­lik, Tür­kisc­he Spu­ren in De­utsc­hland/Al­man­ya’da Tük İz­le­ri isim­li ki­ta­bın­dan ha­re­ket­le Os­man­lı­la­rın ta­rih içe­ri­sin­de Al­man­ya’da bı­rak­tık­la­rı iz­ler hak­kın­da bil­gi­ler sun­du. Ki­tap­ta me­tin­ler her iki dil­de, Türk­çe ve Al­man­ca ola­rak ve­ril­di­ği için ki­tap hem Türk hem de Al­man okur­la­rı­na hi­tap et­mek­te­dir.
Gü­nü­müz­de “Türk İz­le­ri” de­nin­ce ço­ğu za­man 60’lı yıl­lar­da Al­man­ya’ya ça­lış­mak üze­re gi­den Türk­le­rin ak­la gel­di­ği­ni be­lir­ten Çe­lik, Türk-Al­man iliş­ki­le­ri­nin çok da­ha ön­ce­den; Al­man­ya ve Avus­tur­ya’ya mes­lek eği­ti­mi ne­de­niy­le gi­den Türk­ler, akın­cı Türk­ler ve esir Türk­ler gi­bi çe­şit­li Türk göç grup­la­rı ile baş­la­dı­ğı­nı ile­ri sür­mek­te­dir. Bu bağlamda, Türk-Al­man iliş­ki­le­ri Haç­lı Se­fer­le­ri­ne ka­dar ge­ri gö­tü­rü­le­bi­lir. Ör­ne­ğin; son Haç­lı Se­fe­rin­de 40’a ya­kın yük­sek se­vi­ye­de Sel­çuk­lu as­ke­ri esir edil­miş­tir. Bun­lar­dan bi­ri­nin; Meh­med Sa­dık Se­lim’in, hi­kâ­ye­si bi­ze bu iliş­ki­yi gös­ter­mek­te­dir. Sa­vaş son­ra­sı esir dü­şen bu Sel­çuk­lu as­ke­ri, as­ker ola­rak Al­man top­lu­mun­da ka­bul gör­mek için -bir şe­kil­de- Hı­ris­ti­yan olur. So­yu­nun kay­bol­ma­ma­sı için Sol­tan adı­nı alır. Bu Sol­tan­la­rın so­yun­dan ge­len Sol­dan ai­le­si, bu­gün Al­man­ya’nın en bü­yük hol­ding­le­rin­den bi­ri Sol­dan Hol­ding’in sa­hi­bi­dir. Al­man­ya’da­ki en es­ki Türk ai­le­si olan Sol­dan ai­le­si­nin Türk asıl­lı ol­du­ğu, 1940’lı yıl­lar­da yap­tı­ğı zo­run­lu soy araş­tır­ma­sı sı­ra­sın­da Stutt­gart Ar­şiv Da­ire­sin­den al­dı­ğı bir bel­ge ile or­ta­ya çı­kar.
Sol­dan ai­le­si ile il­gi­li ola­rak Çe­lik’in ak­tar­dı­ğı di­ğer bir il­ginç bil­gi, Pro­tes­tan Mez­he­bi­nin Al­man­ya’nın gü­ne­yin­de Sol­dan ai­le­si ta­ra­fın­dan ku­rul­du­ğu ve Meh­met Sa­dık Se­lim’den son­ra ge­len ye­di nes­lin me­zar­la­rı­nın Stutt­gart ci­va­rın­da yi­ne “Sul­tan­lar” isim­li bir ki­li­se­nin bah­çe­sin­de bu­lun­du­ğu­dur.
Bir baş­ka ör­nek, mev­cut yer­li li­te­ra­tür­de ku­şat­ma-ba­şa­rı­sız­lık-ge­ri çe­kil­me ola­rak an­la­tı­lan Vi­ya­na Ku­şat­ma­sı’dır. Yer­li ta­rih­çi­ler ta­ra­fın­dan bu sa­vaş son­ra­sın­da esir dü­şen Türk­le­rin sa­yı­sı 18 ila 25 bin ci­va­rın­da ve­ril­mek­te, Av­ru­pa­lı ta­rih­çi­ler ise bu ra­ka­mın, 70 bin ci­va­rın­da ol­du­ğu­nu ile­ri sür­mek­te­dir. Özel­lik­le 1699 son­ra­sın­da Al­man top­lum­da ya­şa­mak zo­run­da ka­la­rak za­man­la asi­mi­le olan Türk­ler var­dır. Bu nok­ta­da göz ar­dı edi­len bir baş­ka hu­sus da, Vi­ya­na Ku­şat­ma­sı son­ra­sı esir dü­şen Türk kız­la­rı­dır. Bu esir Türk kız­la­rı -Al­man Ki­li­se Ar­şiv­le­rin­de­ki din de­ğiş­tir­me ka­yıt­la­rı­na gö­re- Mer­ve Ma­ri­a, Ay­şe Cor­ne­li­a, Emi­ne Bri­git­te vs. is­mi­ni alır.
Esir Türk­ler ile Al­man­ya’ya ta­şı­nan iz­ler­den bi­ri de meh­ter­dir. Vi­ya­na Ku­şat­ma­sı ön­ce­sin­de Al­man ban­do­la­rın­da ça­lı­nan ens­trü­man sa­yı­sı en faz­la dört iken, ku­şat­ma son­ra­sın­da ban­do­lar­da kul­la­nı­lan ens­trü­man sa­yı­sı art­mış­tır. Böy­le­ce şe­hir ve as­ker ban­do­la­rın­da Türk mü­zik âlet­le­ri kul­la­nıl­ma­ya baş­lan­mış, hat­ta bu ban­do­lar­da biz­zat Os­man­lı as­ker­le­ri ken­di âlet­le­ri ile gö­rev al­mış­tır. 1907’ye ka­dar ban­do ön­le­rin­de­ki tuğ­la­rın hi­lal­li ol­ma­sı­nın do­ğal kar­şı­lan­ma­sı, meh­ter sa­ye­sin­de iki ül­ke ara­sın­da­ki olum­lu et­ki­le­şim­den do­la­yı Al­man­ya’da Ala­tur­ka ma­ka­mı­nın doğ­ma­sı, Al­man­ya’da­ki sa­ray­lar­da İs­tan­bul sa­ra­yın­dan ge­len mü­zik öğ­ret­men­le­ri­nin gö­rev yap­ma­sı, 1900’le­re ka­dar or­kes­tra­la­ra Pa­şa, Sul­tan, Mu­ham­med, Ala­tur­ka gi­bi isim­le­rin ve­ril­me­si hep bu et­ki­nin iz­le­ri­ni ta­şır.
Kül­tü­rel an­lam­da Al­man top­lu­mu­na ak­ta­rı­lan bir baş­ka şey kah­ve­dir. O yıl­la­ra ka­dar Al­man­lar ta­ra­fın­dan bi­lin­me­yen kah­ve, yi­ne sa­ray­lar­da gö­rev ya­pan esir­ler ta­ra­fın­dan ta­nı­tı­lırve uzun yıl­lar Tür­ken­trank (Türk iç­ki­si) adıy­la anı­lır, hat­ta kah­ve il­ginç bir şe­kil­de hâ­len söy­le­nen bir ço­cuk şar­kı­sı­nın (Ka­non) söz­le­rin­de ge­çer:
C-a-f-f-e-e, trink nicht so vi­el Kaf­fe­e!
Nichts für Kin­der ist der Tür­ken­trank,
schwächt di­e Ner­ven, macht dich blass und krank.
Sei doch ke­in Mu­sel­man, der ihn nicht las­sen kann!
(“Kah-ve, o ka­dar çok kah­ve iç­me!
Bu Türk iç­ki­si ço­cuk­la­ra gö­re de­ğil,
si­nir­le­ri za­yıf­la­tır, se­ni sol­gun ve has­ta eder.
Bu­nu bı­ra­ka­ma­yan Müs­lü­man gi­bi ol­ma!”)
Çe­lik’in yo­ğun­laş­tı­ğı di­ğer bir ko­nu, Türk­le­rin bı­rak­tık­la­rı te­sir­le­ri yan­sıt­ma­sı ba­kı­mın­dan, “Türk” is­mi­nin ve­ril­di­ği cad­de, so­kak, me­kân ve coğ­ra­fî böl­ge isim­le­ri­dir. Özel­lik­le Al­man­ya’nın gü­ne­yin­de “Türk” is­mi­nin geç­ti­ği çok sa­yı­da so­kak, me­kan ve coğ­ra­fî böl­ge ismi­nin Hit­ler’in özel em­ri ile de­ğiş­ti­ril­me­si­ne rağ­men ken­di­si­nin en az 100 ta­ne “Türk izi­ni” tes­pit et­ti­ği­ni an­la­tan Çe­lik, ör­nek ola­rak şu isim­le­ri zik­ret­mek­te­dir: Tür­kens­tra­ße (Türk­ler cad­de­si), Tür­ken­dorf (Türk­ler kö­yü), Türk­he­im (Türk yur­du) vs.; Ot­to­ma­nen-Dorf (Os­man­lı­lar kö­yü)
Da­ha son­ra me­zar taş­la­rın­dan yo­la çı­ka­rak ulaş­tı­ğı bil­gi­ler ışı­ğın­da ora­da ya­şa­yan esir­le­rin ha­yat­la­rın­dan ör­nek­ler su­nan Çe­lik, bu bağ­lam­da Kü­çük Mus­ta­fa ve Pa­paz Ali’nin Al­man top­lu­mun­da­ki ya­şam­la­rı­nın sey­ri­ni ak­tar­mak­ta­dır. Çe­lik, me­zar ka­yıt­la­rın­dan, şe­hir ar­şiv­le­rin­den ve ki­li­se ka­yıt­la­rın­dan el­de edi­len bil­gi­le­re da­ya­na­rak, özel­lik­le Vi­ya­na’nın ba­tı­sın­da ve Al­man­ya’nın gü­ne­yin­de ya­şa­yan (esir) Türk­le­rin Av­ru­pa’nın ta­rih ve kül­tü­rü üze­rin­de­ki et­ki­le­ri­ni or­ta­ya koy­mak­ta­dır.

EDİTÖRDEN

2024 Güz Programı

Vakıf faaliyetlerinin en gelenekseli olan seminerler, her yıl güz ve bahar dönemlerinde gerçekleşiyor.

DETAYLI BİLGİ


BİZİ TAKİP EDİN

Vakfımızın düzenlediği programlardan (seminer, sempozyum, panel, vs.) haberdar olmak için e-posta adresinizi bırakabilirsiniz.