- ANA SAYFA
- YAYINLAR
- BÜLTEN ARŞİV
- SAYI 73 YIL: 2010
- Bir Üst Düzey Yöneticinin Hayatından Kesitler
Bir Üst Düzey Yöneticinin Hayatından Kesitler
Ahmet Ertürk
8 Mayıs 2010
Değerlendirme: Neslihan Sözeri
“Başarılı insanların karar anı”, “Onlar nasıl yönetiyorlar?”, “CEO’ların bilgeliği”, “Yöneticinin kılavuzu”… Bu başlıklar, herhangi bir kitapçının yönetime dair raflarını doldurabilecek kitap isimleridir. Hepsi bize, yönetime dair karanlıkta kalmış noktaları âdeta bir gece, “haminnenin kulağımıza bir sırrı fısıldaması” gibi anlatacağını vaat eder. Yönetim ustasının herkesten sakladığı “püf nokta”sının kendi sayfalarında olduğunu söyler, bağırır, çığırtkanlık yapar. Bir tanesini dayanamaz alıp okuruz. Kitabın son sayfasına gelip kapağını kapattığımızda ise dilimizde kekremsi bir tat vardır. Oysa “Etkin Yönetim Söyleşileri”ne davet ettiğimiz Ahmet Ertürk, 6 yıllık TMSF ve öncesindeki 29 yıllık yönetim tecrübesinden yola çıkarak, teoride sıradan gibi görünen ama pratikte gerçekleştirilmesi zor ve irade isteyen güzel noktaları bizimle paylaştı. “Kamu yöneticiliği, insanî değerler üzerine inşa edilir” veciz sözüyle beraber Ertürk, “Kamu yöneticisi nasıl olmalı? Hangi değerlere, karaktere ve bakış açısına sahip olmalı?” gibi soruların cevaplarını aktardı.
Bir kamu yöneticisinin insanî değerlere sahip olması, bazı hususlarda iradeli ve ilkeli olmasına bağlıdır. Bir yönetici, özellikle de kamu yöneticisi, aşağıdaki maddelere dikkat etmelidir:
• Makamın kendisine sağladığı faydalara karşı “müstağni” kalabiliyor mu?
• Ekibini kimlerden oluşturdu? Yol arkadaşlarını seçerken kriterleri neydi?
• Şirketler için yapılan SWOT (Üstünlükler, Zayıflıklar, Fırsatlar ve Tehditler) analizini kendisi için (yani bireysel SWOT analizi) yaptı mı?
• Çizgisinden ayrılmaya başladığında harekete geçen, “kendisini haklı gösterme mekanizmaları”nın farkında mı?
Ertürk’ün bahsettiği bu maddeleri söyleşiye dayanarak açalım:
Kamuda görev alan bir kişinin öncelikli amacı, özel şirketlerde olduğu gibi, sadece kâr etmek değildir. Kârı sadece kamu hizmetini devam ettirebilmek adına gerçekleştirir. Buradan anlayabiliriz ki kamuda yönetici olmak, evvela insanî değerleri ön planda tutmayı, makamın getirebileceği gayriahlâkî rantlar ve faydalar uğruna kamu hizmetini feda etmemeyi gerektirir. Aksi takdirde yönetimin durumu, genel fayda için inşa edilmiş bir kurumu, tüm basit insanların yaptığı gibi –bir fare misali– kemirmekten başka bir şey olmayacaktır. Bir kıssada, Hz. Ömer’in kendisine hediye edilen bir elmayı tekrar geri gönderdiği anlatılır. Sebebi sorulduğunda ise şu cevabı verir: “Ben burada yönetici olmasaydım bu bana hediye edilemezdi. Devlet, bana buradaki emeğimin karşılığını veriyor. Bu elma, haramdır.”
“Makamı kötüye kullanmak, bilinçli ya da bilinçsiz olarak çıkarlara araç edinmek” son madde ile çok bağlantılıdır. Zira kişi, belli ilkelere sahip olsa bile çizgisinden ayrılmaya başladığı zaman –bu, makamını kötü kullanmak ya da kişisel hayatındaki değerlerinden ödün vermek olabilir– devreye hemen “ama” mekanizmaları girer. Ya “Ben bunu yaptım ama herkes yapıyor” ya da “Bu yaptığım doğru değil; ama ben bunu, şu değerleri gerçekleştirmek için yaptım” der. Unutmamak gerekir ki hayra haramla ya da şerle varılamaz. Süte damlayan bir damla zehir bile onun içilemez olmasına kâfi gelir. “Herkes yapıyor” mantığı ise, herhangi biri olmayı kabul etmişlik demektir ki bu da başarısız bir yönetime adım atmaktır.
Bir ekibi kimlerden oluşturduğunuza bakarak işin sonucunu rahatlıkla tahmin edebilirsiniz. Zira herkes kendinden bir renk, bir usul katacaktır o işe. Eğer çalışkan, ahlâklı, ekip ruhuna sahip insanlar seçmişseniz başarıya yarı yarıya ulaşmışsınız demektir. Sizin fikirlerinize zıt, nemalanma zihniyetinde, kendini ön plana çıkarma çabasında insanlar seçmişseniz bu insanlar en yakın zamanda bunları ortaya koyacaklardır. Çalışmak zorunda kalsanız, “ahlâksız ama çok çalışkan biri” yerine “ahlâklı ama çalışkan olmayan kişiyi” tercih etmelisiniz. Çünkü ahlâksızlık bulaşıcıdır, tembellik ise değildir.
Şirketler için yapılan SWOT analizleri, birçok şirketin güçlü ve zayıf yönlerini ve sektördeki durumunu objektif olarak ortaya koyar. Dahası şirket, SWOT analizindeki sonuçlara göre hangi stratejiyi izleyeceğini de belirler. SWOT analizi şirketler için hayatî bir tahlil, erken teşhis imkânı verir. Erken teşhis ise çoğu zaman hayat kurtarır. Kişi, kendi SWOT analizini yapabilirse, pek çok hatayı önleyebilir. “Hatalar, en büyük öğreticidir; ancak kariyer hayatınızı da sonlandırabilir.” Hataları engellemenin yolu, kişisel SWOT analizinden geçer. Ancak bu analizi yapmak, şirketlerde yapıldığı kadar kolay değildir. Çünkü kişi eksik ve zayıf yönlerini kendine itiraf edemez ya da bunları kendinde göremez. Bu durumda kişi, güvendiği insanların uyarılarını göz önüne almalı, gurur meselesi yapmamalı, bilakis bu tür uyarılara sevinmelidir. Zira hükümdarların ve kralların iktidarlarını kaybetmeleri, etraflarının “şakşakçılar” ile çevrili olmasından kaynaklanır. “Şeyh uçmaz, uçurulur” deyimi bunu yeterince özetler.
Ertürk, iyi yöneticiliğe dair birkaç madde verdi bize. Bunlar, her zaman gözümüzün önünde olduğu için basit algısı uyandıran, fakat uygulaması irade ve bilinç gerektiren önemli maddelerdir. Sadece iyi bir yönetici olmaya değil, nitelikli bir insan olmaya da götüren yollardır. Herkes evinde –anne ve baba olarak-, işinde –işveren, öğretmen vs. olarak– yönetici olduğu için, en azından “insan” olmaya çalıştığımız için, bu maddeler kuşatıcıdır ve herkesi ilgilendirir. Zaten yönetici olmak da en başta nitelikli insan olmaktan geçmez mi?
2024 Güz Programı
Vakıf faaliyetlerinin en gelenekseli olan seminerler, her yıl güz ve bahar dönemlerinde gerçekleşiyor.
DETAYLI BİLGİ