- ANA SAYFA
- YAYINLAR
- BÜLTEN ARŞİV
- SAYI 73 YIL: 2010
- Felsefe 8 Kant’ın Tanrı Anlayışı
Felsefe 8 Kant’ın Tanrı Anlayışı
Mehmet Günenç
20 Nisan 2010
Değerlendirme: Arif Bilir
Fatih Üniversitesi Felsefe Bölümü’nden Dr. Mehmet Günenç, 2009 yılında İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümü’nde tamamladığı “Kant’ın Tanrı Anlayışı” başlıklı tezinin temel iddialarını dinleyicilerle paylaştı.
Modern dönemde felsefenin bir inşa, daha doğrusu, yeni bir özne inşasından hareket ettiğine işaret eden Günenç, bu inşanın baş aktörünün Descartes olduğu kabul edilse de, Kant’ın Descartes tarafından açılan yolu daha da derinleştirdiğini ve rafine hâle getirdiğini ileri sürdü. Buna göre, Kant, Descartes’in bilme temelli teorik inşasına, eylemeyi, yani pratik alanı, ahlâkı da katarak tamamlamaktadır.
Günenç’e göre inşa edilen modern özne, herhangi bir hakikat arayışından öte bilimsel bilginin peşindedir ve Kant’ın ifadesiyle bu bilginin sentetik a priori olması gerekmektedir. Bilginin kriterinin sentetik a priori olması, onun evrenselliğini ve zorunluluğunu da garanti etmektedir. Kant, Descartes’ten farklı olarak bilgiyi sadece düşünmenin bir ürünü olarak görmemiş, buna duyumlamayı da eklemiştir. Duyumlamanın temelini oluşturan zaman ve mekân ise bilgilerimizin sınırını göstermekte ve bu şekilde bilgiye/bilmeye dayalı bir gerçeklik algısı oluşmaktadır. Duyumlama gücünün dışında olan “şeyler” artık bilginin konusu olamamakta ve dolayısıyla gerçeklik sahasının dışına çıkmaktadır. Günenç’e göre, bu tür bir bilgi anlayışı Tanrı’yı dışarıda/kenarda bırakmaktadır. Her ne kadar Tanrı, Kant açısından teorik akılda bir ideal olarak bulunsa da, bu onun varolduğunu göstermemektedir. Klasik metafiziklerin de Kant’a göre en büyük yanılgısı, insan aklını döngüsellikten korumak için varolmak durumunda olan Tanrı’yı gerçek anlamda/bilfiil varolarak tasarlamalarından kaynaklanmaktadır. Gönenç’in de belirttiği üzere Kant, Tanrı’nın varlığını teorik akıl yerine pratik akıl açısından anlamlı bulmakta ve insanın ahlâkî eylemlerini temellendirmek için Tanrı’ya sisteminde bir yer vermektedir.
Descartes tarafından ortaya konan mekanik âlem anlayışının Kant tarafından daha sistematik ve felsefî hâle getirildiğine dikkat çeken Günenç, sunumunu, gerçek bir “varlık” olarak Tanrı’ya yer vermeyen bu anlayışa Kierkegaard tarafından yöneltilen eleştirilere dair tespitleriyle sona erdirdi.
2024 Güz Programı
Vakıf faaliyetlerinin en gelenekseli olan seminerler, her yıl güz ve bahar dönemlerinde gerçekleşiyor.
DETAYLI BİLGİ