Taşranın İmparatorluğu: Osmanlı Dünyasına Merkezden Bakmamak

Ali Yaycıoğlu

9 Ağustos 2010    
De­ğer­len­dir­me: F. Samime İnceoğlu
 
Fa­ir­fi­eld Üni­ver­si­te­si’nde, Or­ta­do­ğu ta­ri­hi, Os­man­lı ve glo­bal et­ki­le­şim­ler üze­ri­ne ders­ler ve­ren, Har­vard Üni­ver­si­te­si Ta­rih Bö­lü­mü’nde ta­mam­la­dı­ğı dok­to­ra ça­lış­ma­sı­nı The Pro­vin­ci­al Chal­len­ge: Re­gi­ona­lism, Cri­sis and In­teg­ra­ti­on in the La­te Ot­to­man Em­pi­re, 1792-1812 baş­lı­ğı ile ya­yı­na ha­zır­la­yan Ali Yay­cı­oğ­lu ile 18. yüz­yıl Os­man­lı­’sın­da, Os­man­lı mer­kezî oto­ri­te­si ile pe­ri­fe­ri­sin­de ka­lan taş­ra elit­le­ri ara­sın­da­ki güç iliş­ki­le­ri üze­ri­ne ko­nuş­tuk.
Ko­nuş­ma­sı­na ön­ce­lik­le Kâ­nî, Şeyh Ga­lip, Er­zu­rum­lu İs­ma­il Hak­kı, Mü­ter­cim Âsım gi­bi Os­man­lı taş­ra­sın­da do­ğan, ye­ti­şen, da­ha son­ra yol­la­rı İs­tan­bul’a dü­şen Os­man­lı şa­ir ve dü­şü­nür­le­ri­nin İs­tan­bul tec­rü­be­le­ri ve İs­tan­bul’da­ki il­mî çev­re­ler ile iliş­ki­le­ri­ni de­ğer­len­di­re­rek baş­la­yan Yay­cı­oğ­lu, bu­ra­da her bi­ri­nin ha­yat hi­kâ­ye­si üze­rin­den mer­kez-taş­ra ara­sın­da­ki iliş­ki­nin fark­lı veç­he­le­ri­ni or­ta­ya ko­yu­yor. To­kat­lı şa­ir Ebu Be­kir Kâ­nî Efen­di İs­tan­bul’da ara­dı­ğı­nı bu­la­ma­mış, Rus­çuk ağa­sı, aya­nı, da­ha son­ra da Ef­lak voy­vo­da­sı ta­ra­fın­dan hi­ma­ye edil­miş bir şa­ir­dir. Şeyh Ga­lib ön­ce Kon­ya’ya git­miş, Ba­ba­sı Mus­ta­fa Re­şid Efen­di­nin bas­kı­sı üze­ri­ne İs­tan­bul’a dön­müş, Ga­la­ta Mev­le­vi­ha­ne­si’ne atan­mış­tır. Er­zu­rum­lu İs­ma­il Hak­kı İs­tan­bul’da ona gös­te­ri­len bü­yük iti­ba­ra kar­şın Til­lo’ya dön­müş­tür. Mü­ter­cim Âsım, Ga­zi­an­tep’ten çık­mış ve va­ka­nü­vis ol­muş­tur. Alem­dar Mus­ta­fa Pa­şa Rus­çuk’tan çık­mış, ve­zi­ria­zam ol­muş­tur.
Bu min­val­de Yay­cı­oğ­lu’nun dik­kat çek­ti­ği bir baş­ka hu­sus ger­çek­te 18. yüz­yı­lın hem do­ğu­lu­laş­ma hem de ba­tı­lı­laş­ma yüz­yı­lı ol­du­ğu­dur. İs­hak Pa­şa Sa­ra­yı İran­lı bir Er­me­ni ta­ra­fın­dan ya­pıl­mış­tır me­se­la. Ça­pa­no­ğul­la­rı­nın Ba­rok ca­mi­si­ni ya­pan İs­tan­bul­lu Rum mi­mar­lar­dır… As­lın­da o dö­ne­min ede­bi­yat­çı­la­rı da, as­tro­nom­la­rı da, mu­ta­sar­rıf­la­rı da, Hint’i, İran’ı ve Tür­kis­tan’ı il­giy­le iz­le­mek­te­dir. Ede­bi­yat­ta Sebk-i Hin­di akı­mı or­ta­ya çık­mış­tır. Bir yan­dan Ba­tı bir yan­dan Do­ğu…
Bu nok­ta­da mer­ce­ği taş­ra­dan İs­tan­bul’a ge­len­le­re de­ğil, taş­ra­da ka­lan­la­ra çe­vi­ren Yay­cı­oğ­lu, Os­man­lı taş­ra­sı­nın şa­ir­le­re, mu­ta­sav­vıf­la­ra, mü­hen­dis­le­re, bah­çı­van­la­ra, hay­dut­la­ra, ban­ker­le­re, mü­te­şeb­bis­le­re sun­du­ğu fark­lı ola­nak­la­rın üze­rin­de du­ru­yor: Taş­ra, İs­tan­bul’da, Vi­ya­na’da, Pa­ris’te tu­tu­na­ma­yan­lar için ye­ni mer­kez­ler sun­mak­ta­dır. Bu­ra­da­ki önem­li ayan ağa­la­rı, ai­le­ler taş­ra­nın ye­ni ege­men­le­ri­dir. Te­pe­de­len­li Ali Pa­şa’nın Ve­ne­dik­li mi­ma­rı, Fran­sız bah­çı­va­nı, Rus­ya­lı mü­hen­dis­le­ri var­dır. Türk­çe­si za­yıf olan Ar­na­vut­ça ve Rum­ca bi­len Te­pe­de­len­li, to­run­la­rı­na Türk­çe öğ­ret­mek üze­re İs­tan­bul’dan iki âlim ge­tirt­miş­tir. Yan­ya bu fi­gür­ler için önem­li bir mer­ke­ze dö­nüş­müş­tür. 18. yüz­yıl Rum ay­dın­lan­ma­sı­nın önem­li fi­gür­le­ri, İs­tan­bul’da­ki Fe­ner­li Rum ai­le­ler, Rum ay­dın­la­ma­sın­dan hoş­lan­ma­dık­la­rı için Te­pe­de­len­li’nin et­ra­fın­da kü­çük bir Rum aka­dem­ya­sı kur­muş­lar­dır. Ef­lak, Pe­ters­burg ve İs­tan­bul’da ofi­si bu­lu­nan Ef­lak­lı Ma­nuk Bey, Rus­çuk­lu İs­ma­il Ağa’nın ve Alem­dar Mus­ta­fa Pa­şa’nın ulus­la­ra­ra­sı ban­ke­ri­dir. Os­man Paz­van­toğ­lu Bel­grad ye­ni­çe­ri­le­ri için bir sı­ğın­ma ol­muş­tur…
Or­ta­ya çı­kan bu fo­toğ­raf bi­ze ne­yi gös­ter­mek­te­dir? Tüm bun­lar 18. yüz­yıl Os­man­lı dün­ya­sın­da güç iliş­ki­le­ri­nin Os­man­lı taş­ra­sı le­hi­ne dö­nü­şü­mü­nün ipuç­la­rı mı­dır? Ça­pa­no­ğul­la­rı Yoz­gat’ı kur­duk­tan son­ra To­kat ve Kay­se­ri’de Er­me­ni tüc­car ko­nak­lar yap­mış­lar, bü­yük ti­ca­ret ağ­la­rı kur­muş­lar­dır. 18. yüz­yıl taş­ra­sın­da İs­tan­bul’a ya da İs­tan­bul’un taş­ra­da­ki ge­le­nek­sel mer­kez­le­ri­ne al­ter­na­tif ye­ni mer­kez­ler mi oluş­mak­ta­dır? Bu mer­kez­ler İs­tan­bul’u dev­re dı­şı bı­ra­ka­rak ken­di ara­la­rın­da ve dün­ya­da­ki fark­lı böl­ge­ler ile ye­ni iliş­ki­ler mi kur­mak­ta­dır?
Yay­cı­oğ­lu’na gö­re, 18. yüz­yıl­da taş­ra, Os­man­lı Dev­le­ti’nin zen­gin­li­ği­nin üre­til­di­ği yer­dir. Ye­rel bil­gi­nin kay­nak­la­rı ve üre­ti­mi de taş­ra eli­ti­nin kon­tro­lün­de­dir. Ku­ru­lan bu ye­ni mer­kez­ler, taş­ra­da­ki di­ğer ai­le­ler, di­nî li­der­lik­ler, eş­kı­ya­lar ve İs­tan­bul ile ir­ti­bat­lı bel­li ai­le­le­rin kon­tro­lü al­tın­da­dır. Mer­ke­zin taş­ra üze­rin­de­ki do­lay­sız kon­tro­lü ol­duk­ça azal­mış­tır. Taş­ra ken­di li­der­le­ri­ni, ye­rel seç­kin­le­ri­ni üret­miş­tir. Bu li­der­lik­ler ken­di böl­ge­le­rin­de­ki ye­rel halk, di­nî li­der­lik­ler, halk ozan­la­rı, şa­ir­ler­le kur­duk­la­rı iliş­ki­ler­le bir­lik­te bir tür re­gi­ona­lizm, bir böl­ge­sel­leş­me­ye doğ­ru ev­ril­me­ye baş­la­mış­lar­dır. Yoz­gat­lı­lık Ça­pa­no­ğul­la­rın­dan, Yan­ya­lı­lık Te­pe­de­len­li Ali Pa­şa’dan ay­rı­la­maz. Ye­rel­lik ile ye­rel seç­kin­ler iç içe bir ya­pı ar­ze­der. Me­se­la Çu­ku­ro­va’nın hi­kâ­ye­si, Ça­pa­no­ğul­la­rı ile Ko­za­no­ğul­la­rı­ arasındaki mü­ca­de­le­­nin hi­kâ­ye­si­dir. Pa­di­şa­hın ye­ri yok­tur ora­da. Böl­ge­sel li­der­lik­le­rin oluş­tur­du­ğu bir im­pa­ra­tor­luk gö­ze çar­par, bu dö­nem­de.
Öte ta­raf­tan taş­ra­da­ki eko­no­mik, as­ke­rî, en­te­lek­tü­el ya­pı­la­rı kon­trol eden bu li­der­lik­ler, ve­zir­lik, va­li­lik, mü­te­sel­lim­lik, mu­has­sıl­lık gi­bi gö­rev­ler üst­le­ne­rek Os­man­lı Dev­le­ti’nin ku­rum­sal ya­pı­sı için­de kal­mış­lar, bir yan­dan da o ya­pı­yı dö­nüş­tür­müş­ler­dir. Ça­pa­noğ­lu ve Ka­ra­os­ma­noğ­lu gi­bi Os­man­lı ku­rum­sal ya­pı­sı­nın ken­di­le­ri­ne sun­du­ğu sta­tü­le­ri, po­zis­yon­la­rı red­de­dip, an­cak bu şart­lar al­tın­da im­pa­ra­tor­luk ile uz­la­şan­lar da ol­muş­tur. Zi­ra im­pa­ra­tor­lu­ğun taş­ra­da va­ro­la­bil­me­si an­cak bu ye­rel seç­kin­ler­le yap­tı­ğı iş­bir­li­ği­ne bağ­lı­dır. Baş­ka tür­lü va­rol­ma­sı müm­kün de­ğil­dir. Ça­pa­no­ğul­la­rı­nın bü­yük Kı­zıl­baş de­de­le­ri ile ya­kın­lı­ğı üze­rin­den dev­let bu bü­yük de­de­le­re ve yö­rük­le­re ulaş­mak­ta­dır me­se­la. Ama bu du­rum ay­nı za­man­da taş­ra elit­le­ri­ni Os­man­lı­laş­tır­mış­tır. Ne­ti­ce iti­ba­riy­le taş­ra İs­tan­bul­suz, İs­tan­bul taş­ra­sız ya­pa­maz. Bu­ra­da ay­rı­ca bu li­der­lik­le­rin dün­ya ile iliş­ki­si, bir koz­mo­po­li­tizm de söz­ko­nu­su­dur. Bun­la­rın bü­yük ço­ğun­lu­ğu, Ad­ri­ya­tik’e, Rus­ya’ya, İran’a yel­ken aç­mış­lar­dır.
Son ola­rak, bu dö­nü­şü­mü taş­ra­nın im­pa­ra­tor­luk­la iliş­ki­si açı­sın­dan; bir ye­rel-mer­kez ça­tış­ma­sı, bir re­ka­bet, adem-i mer­ke­zi­leş­me, da­ğıl­ma­nın er­ken aşa­ma­sı, mer­ke­zin gü­cü­nün azal­ma­sın­dan kay­nak­la­nan bir ka­os ve ge­ri­le­me ola­rak de­ğer­len­di­ren fark­lı yak­la­şım­la­rı tar­tı­şan Yay­cı­oğ­lu’na gö­re, bu iliş­ki­yi ça­tış­ma ola­rak kur­gu­la­mak zor­dur. Yö­ne­ti­min her ala­nın­da mer­ke­zî oto­ri­te­nin, gü­cü­nü taş­ra eli­ti ile pay­laş­tı­ğı 18. yüz­yı­lın bu dü­ze­nin­de im­pa­ra­tor­lu­ğun, taş­ra­sı ile ön­ce­kin­den fark­lı bir en­teg­ras­yon sü­re­ci­ne gir­di­ği açık­tır. Bu sü­reç­te “im­pa­ra­tor­luk taş­ra­la­şır­ken, taş­ra Os­man­lı­laş­mış­tır”.

EDİTÖRDEN

2024 Güz Programı

Vakıf faaliyetlerinin en gelenekseli olan seminerler, her yıl güz ve bahar dönemlerinde gerçekleşiyor.

DETAYLI BİLGİ


BİZİ TAKİP EDİN

Vakfımızın düzenlediği programlardan (seminer, sempozyum, panel, vs.) haberdar olmak için e-posta adresinizi bırakabilirsiniz.