- ANA SAYFA
- YAYINLAR
- BÜLTEN ARŞİV
- SAYI 74 YIL: 2010
- Konfüçyanizm ve Alternatif Haklar Teorisi
Konfüçyanizm ve Alternatif Haklar Teorisi
Kadir Temiz
6 Kasım 2010
Değerlendirme: Ahmet Şefik Hatipoğlu
“Çin Konuşmaları”nın üçüncüsünde, 2007-2010 yılları arasında dil eğitimi ve araştırma amacıyla Çin, Peking Üniversitesi’nde araştırmacı öğrenci olarak bulunan ve tez çalışmalarını burada sürdüren Kadir Temiz’i misafir ettik. Temiz, İTÜ Siyaset Çalışmaları’nda 2010 yılında tamamladığı “Confucianism and Alternative Theory of Rights” başlıklı yüksek lisans tezi çerçevesinde mevcut haklar teorisi tartışmalarının eleştirisine ve Konfüçyanizm’in bu zeminde bir alternatif teşkil edip etmediğine dair bir sunum gerçekleştirdi.
“Hak/Haklar nedir ve haklar tartışmasında mevcut Batı merkezli teori ve yaklaşımlara karşı alternatif teori geliştirmek mümkün müdür?” sorusunu temel alan Temiz, literatürdeki teorik tartışmaları ve yaklaşımları “bireyci haklar teorileri” ve “cemaatçi haklar teorileri” olmak üzere ikiye ayırdığı bir modellemeyle ortaya koydu. Temiz’e göre, haklar konusunda süregelen tartışmalarda öne çıkan “sonuç merkezli hak” ile “erdem merkezli hak” yaklaşımlarının ortaya koyduğu problem, hak/haklar konusunun hangi temelde ele alınacağıyla bağlantılı:
Bireylerin çıkarlarının en üst seviyede karşılanması ve dolayısıyla sonuç odaklı bir hak mı, yoksa iyi ve güzel davranışı arayan ve sürece dayalı bir hak mı?
Batı’daki hak tartışmalarında öne çıkan bu kavramlar dâhilinde Konfüçyanizm’in bir alternatif teşkil edip edemeyeceği hususunda Kadir Temiz’e göre, “Öncelikle Konfüçyanizm’in kendi hak tasavvurunun olup olmadığının sorgulanması gerekir. Batı’dan bakıldığında erdem merkezli kavramlarla beraber toplam bir çıkarın da sözkonusu olmasından hareketle Konfüçyanizm’in haklar noktasında bir çelişkiye sahip olduğu düşünülebilir. Klasik Konfüçyanizm’de öne çıkan erdem aynı zamanda toplumsal yaşamda bireylerin faydasına olacak davranışların da öncüsüdür. Batı’dan farklı olarak buradaki erdem aklî olmaktan ziyade göksel/kutsal bir değerdir. Bu açıdan birey göksel olanla bir bağ kurma hedefi ile hareket eder. Mutlak iyiliğe (Ren) ulaşmak için gerekli görülen ritüelleri (Li) gerçekleştirir. Ritüelleri gerçekleştiren birey bir açıdan kendi hedefini sağlamış olur. Bu noktada belli bir sonuca ulaşma gayesindeki birey tasavvuru Batı’daki faydacı (utilitarian) davranışı anımsatsa da buradaki hedefsellik bireysel çıkar değildir. Zira Konfüçyanizm’de çıkar karşılıklı ilişkiye dayanır.”
“Konfüçyanizm’deki bireyin Batı’daki bireyden farklılaştığı bir nokta vardır. Buradaki birey hiçbir zaman aileden ya da toplumdan bağımsız ele alınmaz. Zira insan, tabiatı itibariyle toplumun bir parçasıdır. Toplumla birlikte var olur, sonuçları itibariyle kendi faydasına olacak eylemler toplumsal düzen içerisinde ‘ilişkisellik’le anlam bulur” diyen Temiz, bu noktada Konfüçyen hakların ilişkisel ve harmoni merkezli kurgulanıp erdem merkezli uygulandığını belirtti.
Tezde ortaya konmaya çalışıldığı üzere Konfüçyanizm’in, Batı’daki haklar tartışmasından farklı yönlere sahip olduğu açık olsa da temel soruyu karşılayacak şekilde alternatif bir hak teorisine imkân verip vermediği şüphelidir. Nitekim gelen sorularda sunum dâhilinde ortaya konan erdem merkezli hak anlayışının bugünkü mevcut siyasî ve toplumsal hayatta bir karşılığının olmadığı hususu öne çıktı. Temiz, Çin’de pratik durumu da gözlemleme imkânına sahip olması nedeniyle mevcut durumun “Konfüçyen hak teorisi” kavramsallaştırmasına doğrudan bir örnek teşkil etmediğini kabul etti. Ancak Temiz’in tezde ve dolayısıyla sunumda ortaya koymaya çalıştığı husus, Batı’daki tartışmalardan farklı bir hak tasavvurunun sözkonusu olduğuna dikkat çekmektir.
Bu amaçla yapılacak çalışmalarda tamamlanmış bir haklar teorisinin “keşfi” değil, farklı kavram ve tasavvurlardan beslenen alternatif bir haklar teorisinin “inşası”nın imkânı sorgulanmalıdır. Mevcut haklar teorisindeki tartışmalarda öne çıkan birey-toplum tasavvuru, çıkar-erdem ikilemi, irade-eylem sorunu gibi hususlara yönelik Konfüçyanizm’in nasıl bir yaklaşıma sahip olduğu, kısaca kendi içinde tutarlı olsa dahi farklı noktalarda ortaya çıkan sorunlara ne ölçüde cevap üretebileceği incelenmelidir.
2024 Güz Programı
Vakıf faaliyetlerinin en gelenekseli olan seminerler, her yıl güz ve bahar dönemlerinde gerçekleşiyor.
DETAYLI BİLGİ