Contemporary Politics of Secularism in Western Plutocracies

Bobby S. Sayyid

KAM Özel Etkinlik
 
27 Nisan 2007                
De­ğer­len­dir­me: Veysel Kurt
 
Kü­re­sel Araş­tır­ma­lar Mer­ke­zi’nin Ni­san ayı Özel Et­kin­lik prog­ra­mı­nın ko­nu­ğu Le­eds Üni­ver­si­te­si öğ­re­tim gö­rev­li­le­rin­den Dr. Bobby Sal­man Say­yid idi. “Con­tem­po­rary Po­li­tics of Se­cu­la­rizm in Wes­tern Plu­toc­ra­ci­es” (Ba­tı Ço­ğul­cu­lu­ğun­da Çağ­daş Se­kü­la­rizm Po­li­ti­ka­sı) baş­lık­lı su­nu­mun­da se­kü­la­riz­min, ulus-dev­let, de­mok­ra­si, ço­ğul­cu­luk gi­bi kav­ram­lar­la olan iliş­ki­si üze­rin­de du­ran Say­yid, ay­rı­ca bu bağ­lam­da ge­rek Av­ru­pa ve Ame­ri­ka’da ge­rek­se İs­lâm dün­ya­sın­da ya­şa­yan Müs­lü­man­la­rın yüz­leş­tik­le­ri teo­rik ve pra­tik so­run­la­ra da de­ğin­di. Özel­lik­le ulus-dev­le­tin bi­rey­le­rin kim­li­ği­ni be­lir­le­yen önem­li bir un­su­ru olan va­tan­daş­lık ol­gu­su­nun Müs­lü­man kim­li­ği açı­sın­dan dik­kat edil­me­si ge­rek­ti­ği­ne vur­gu yap­tı.
Se­kü­la­rizm sa­vu­nu­cu­la­rı­nın, se­kü­la­riz­min ne­den da­ha iyi ol­du­ğu ko­nu­sun­da­ki üç te­mel id­di­ası­nı di­le ge­ti­re­rek söz­le­ri­ne baş­la­yan Say­yid bu id­di­ala­rın üç ana ka­te­go­ri­de ele alı­na­bi­le­ce­ği­ni ifa­de et­ti.
Epis­te­mo­lo­jik Bağ­lam: Bu bağ­lam­da­ki id­dia­nın te­mel var­sa­yı­mı se­kü­ler epis­te­mo­lo­jik çer­çe­ve­nin da­ha iyi bil­gi, da­ha iyi bi­lim ve da­ha iyi bir dün­ya­ya im­kân ta­nı­dı­ğı­dır. Di­nî dü­şün­ce­nin olan bi­te­nin ne­den­le­ri üze­rin­de dü­şün­me­ye im­kân ta­nı­ma­ma­sı­nın ak­si­ne, se­kü­ler dü­şün­ce bu­nu teş­vik ede­rek an­la­yı­şı­nı­zı güç­len­di­rir ve da­ha üre­ti­ci ol­ma­nı­zın önü­nü açar. Bu­na en iyi ör­nek de Av­ru­pa’dır; ki­li­se­nin bil­gi üze­rin­de­ki oto­ri­te­si kı­rıl­dık­tan son­ra Av­ru­pa iler­le­me­yi ba­şa­ra­bil­miş­tir.
Si­vik (Top­lum­sal) Bağ­lam: Se­kü­ler dü­şün­ce in­san do­ğa­sı­nı te­mel re­fe­rans kay­na­ğı say­dı­ğı için do­ğa­sı ge­re­ği ba­rış­çı­dır. Ay­nı tür­den şey­le­rin ara­sın­da­ki fark­lı­lık­la­ra mü­sa­ma­ha gös­te­re­rek ça­tış­ma­yı en­gel­ler ve böy­le­ce si­ya­sal ba­rı­şı te­min et­miş olur. Di­nî dü­şün­ce ve pra­tik­le­rin ne­den ol­du­ğu ça­tış­ma­la­rı ve gö­rüş ay­rı­lık­la­rı­nı da ber­ta­raf ede­rek top­lum için­de ko­lay­ca bir uz­laş­ma­ya va­rıl­ma­yı sağ­lar. Bu id­dia­dan yo­la çı­ka­rak, se­kü­ler ka­bul­ler ol­mak­sı­zın bir uz­laş­ma­ya var­ma­mız müm­kün de­ğil­dir; çün­kü her­han­gi bir gö­rüş ay­rı­lı­ğı ko­nu­sun­da bir ta­ra­fın doğ­ru bir ta­ra­fın yan­lış ol­du­ğu­nu söy­le­mek du­ru­mun­da ka­la­bi­li­riz. Kı­sa­ca­sı si­vik bağ­la­mın te­mel sa­vı, di­nî dü­şün­ce ve pra­tik­le­rin se­bep ol­du­ğu ça­tış­ma­la­rın önü­ne ge­çe­rek top­lum­sal ba­rı­şı sağ­la­dı­ğı id­di­ası­dır.
On­to­lo­jik Bağ­lam: Di­ğer ar­gü­man­la­ra na­za­ran da­ha komp­leks bir ma­hi­ye­te sa­hip bu ar­gü­man, Tan­rı ile in­san gü­cü­nün ay­rı­mı­nı vur­gu­lar. Bu nok­ta­da özel­lik­le se­kü­la­rizm ile de­mok­ra­si­nin ay­rıl­maz­lı­ğı­na ya­pı­lan vur­gu­ya dik­kat edil­me­li­dir. Say­yid’e gö­re, de­mok­ra­si­ler­de in­sa­nın in­san­lar­ca yö­ne­ti­mi söz ko­nu­su iken di­nî dü­şün­ce­de söz sa­hi­bi tek oto­ri­ter var­lık Tan­rı’dır. Se­kü­la­riz­min ara­lık­sız şe­kil­de bu ka­dar tar­tı­şıl­ma­sı İs­lâm’ın mey­dan oku­ma po­tan­si­ye­li do­la­yı­sıy­la­dır. Te­mel kay­gı, İs­lâm’ın da se­kü­ler bir çer­çe­ve­ye otur­tul­ma­sı­dır. 
Se­kü­ler id­di­ala­rı bu ka­te­go­ri­zas­yon için­de de­ğer­len­di­ren Say­yid ken­di tez­le­ri­ni de şu şe­kil­de özet­le­di:
Bu üç id­dia­nın or­tak ça­ba­sı İs­lâ­mî mo­bi­li­zas­yo­na bir kar­şı-du­ruş oluş­tur­mak­tır. Mo­dern dün­ya sis­te­mi ulus-dev­let ya­pı­lan­ma­sı üze­rin­de ku­rul­muş­tur. Bu sis­tem için­de dev­let­le­rin bi­re­yi ta­nım­la­yan ku­rum­sal söy­le­mi­nin va­tan­daş­lık ol­ma­sı bir Müs­lü­man için sor­gu­lan­ma­sı ge­re­ken bir du­rum­dur. Bu, so­ru­nun on­to­lo­jik bağ­la­mı hâ­lâ ele alın­ma­yı bek­le­mek­te­dir. Se­kü­la­rizm bu yö­nüy­le İs­lâ­mî mo­bi­li­zas­yo­nun önü­ne ge­çe­rek Müs­lü­man­la­rın si­ya­set dı­şı­na çık­ma­sı­na yol aç­mış­tır. Hal­bu­ki İs­lâm’da Tan­rı’nın var­lı­ğı ve ha­ki­mi­ye­ti Hı­ris­ti­yan­lık­ta­ki gi­bi de­ğil­dir. Tan­rı’nın ha­ki­mi­ye­ti bir me­ta­for ola­rak var­dır ve in­san fark­lı bir düz­lem­de­dir; do­la­yı­sıy­la İs­lâm’da se­kü­la­riz­me ih­ti­yaç yok­tur. Za­ten İs­lâm dün­ya­sın­da re­form-an­ti­re­form gi­bi ha­di­se­ler de ya­şan­ma­mış­tır. İs­lâm dün­ya­sın­da so­run­lar en çok
-il­ginç bir şe­kil­de- se­kü­ler­leş­me­ye ça­lı­şan ül­ke­ler­de ya­şan­mış­tır. Se­kü­la­riz­min Müs­lü­man­lar için na­sıl bir me­se­le ol­du­ğu­nu gös­ter­me­si açı­sın­dan önem­li bir gös­ter­ge­dir bu.  
Ba­tı top­lum­la­rı ta­rih bo­yun­ca ken­di­le­ri­ni tüm ge­ze­gen için en ide­al ör­nek ola­rak sun­mak­ta­dır. Müs­lü­man­la­rın ise bu id­dia­ya mey­dan oku­ma­la­rı suç ola­rak ni­te­len­mek­te­dir. Ya­şa­nan bir­çok tar­tış­ma, kav­ga ve sa­va­şın te­me­lin­de bu var­dır. Gü­nü­mü­ze bak­tı­ğı­mız­da da ay­nı du­rum söz ko­nu­su­dur. 1945 yı­lın­dan be­ri bü­tün dün­ya­da ifa­de öz­gür­lü­ğü­nü sa­vu­nan Ba­tı’nın bu­gün se­kü­la­riz­min tar­tı­şıl­ma­sı­na bi­le ta­ham­mü­lü yok­tur. Hat­ta öz­gür­lük söy­le­mi­ni bi­le İs­lâ­mî mo­bi­li­zas­yo­nun önü­nü kes­mek için kul­lan­mak­ta­dır. Amaç İs­lâm’ı se­kü­ler bir çer­çe­ve­ye oturt­mak­tır. Bu­nun için en el­ve­riş­li araç ise se­kü­la­rizm­dir. An­cak Müs­lü­man­la­rın elin­de de bun­dan ko­run­mak için ye­ter­li ar­gü­man ve el­ve­riş­li tar­tış­ma ko­nu­la­rı var­dır. Me­se­la Kur’an et­ra­fın­da­ki tar­tış­ma­lar bu an­lam­da ve­rim­li­dir. Bu nok­ta­da doğ­ru oku­ma­yı ya­pa­bil­mek önem­li. Dik­kat edil­me­si ge­re­ken bir baş­ka nok­ta da, çok fark­lı hu­ku­ka ta­bi ve fark­lı pra­tik ko­şul­lar al­tın­da ya­şa­yan Müs­lü­man­lar­dır. Te­mel so­run­lar fark­lı­la­şa­bil­se de meş­ru çer­çe­ve oluş­tu­ra­bil­mek müm­kün. Say­yid’e gö­re, Müs­lü­man­lar adı­na ko­nu­şa­cak bir gü­cün, bir oto­ri­te­nin yok­lu­ğu bü­yük bir ek­sik­lik ola­rak or­ta­ya çık­mak­ta­dır.
Say­yid, her­ke­sin tav­rı­na dik­kat çek­ti­ği iro­nik bir gön­der­mey­le söz­le­ri­ni ta­mam­la­dı: “İs­lâm’ı cid­di­ye al­maz­sa­nız hiç­bir so­run yok ve her şey gül­lük gü­lis­tan­lık!”

EDİTÖRDEN

2024 Güz Programı

Vakıf faaliyetlerinin en gelenekseli olan seminerler, her yıl güz ve bahar dönemlerinde gerçekleşiyor.

DETAYLI BİLGİ


BİZİ TAKİP EDİN

Vakfımızın düzenlediği programlardan (seminer, sempozyum, panel, vs.) haberdar olmak için e-posta adresinizi bırakabilirsiniz.