- ANA SAYFA
- YAYINLAR
- BÜLTEN ARŞİV
- SAYI 64 YIL: 2007
- Türkiye’de Küreselleşme Tartışmaları ve Sonuçları
Türkiye’de Küreselleşme Tartışmaları ve Sonuçları
Bülent Şen
27 Haziran 2007
Değerlendirme: Sadık Ünay
Şen’in sunumunun ardından soru-cevap şeklinde gerçekleştirilen oturumda kürselleşme sürecinin teorik temelleri, sosyo-ekonomik, siyasî ve kültürel boyutları ile Türkiye’deki yansımaları detaylarıyla masaya yatırıldı. Küreselleşme üzerine siyaset bilimi, sosyoloji, modern tarih, antropoloji başta olmak üzere pek çok sosyal bilim pencerelerinden yazılan doktora tezlerine nazaran Şen’in oldukça doyurucu ve çok yönlü bir eser ortaya koyduğu not edildi.
“Türkiye’de Küreselleşme Tartışmaları ve Sonuçları” başlıklı çalışmasını, üç ana bölüm dahilinde organize ettiğini belirten konuşmacı, birinci bölümde hakim küreselleşme söyleminin teorik temelleri tarihsel bir analizden yola çıkılarak bağımlılık, dünya sistemi ve post-fordizm gibi yakın dönem teorik çerçevelerine atıfla incelemeye çalıştığını vurguladı. Siyasî alanda küreselleşmenin etkilerini Şen, klasik Vestfalyan düzenin çöküşü ile ilgili Karl Polanyi başta olmak üzere önemli düşünürlerin çalışmaları ışığında ele alıyor. Ekonomik küreselleşme alanında ise merkezî bir aktör olarak çokuluslu şirketler, neo-liberal politika uygulamaları ve küresel ekonomi düşüncesi irdelenmekte. Ardından ekonomik küreselleşmenin gerçekleştiği başlıca alanlar olan ticaret, üretim ve finans alanında yaşanan gelişmeleri, sosyal ve siyasal boyutları da içine alarak değerlendirmeye çalıştığını aktaran Şen, kültürel küreselleşme ile ilgili olarak ise homojenleşme ve buna karşı heterojenleşme/küyerelleşme tartışmaları ile ilgili açıklamaları ve yorumları ortaya koydu. Sosyolojik açıdan yapılan küreselleşme değerlendirmesi ise bu alanda öne çıkan üç önemli Batılı yazar, Giddens, Bauman ve Beck’in eserlerinden hareketle teorik çerçeveyi çizmeye çalıştığını belirtti.
Şen, çalışmanın ikinci bölümünde Türkiye’de küreselleşme tartışmalarını irdelediğini ve tezin orijinal niteliğinin buradan itibaren ortaya çıkmaya başladığını vurguladı. Zira son yıllarda dilimize pelesenk olmuş bir kavram olarak küreselleşmenin Türkiye’de nasıl algılandığına dair akademik çalışmalar oldukça az. Bu bağlamda konuşmacı, Türkiye’de süregiden küreselleşme tartışmalarını yenidünya düzeni, neoliberalizm, küreselleşme karşıtlığı, yeni emperyalizm gibi küresel yaklaşımların yerel izdüşümleri üzerinden yürütüldüğünü vurguladı. Ulus devlet ve millî egemenlik yanında millî kimlik ve aidiyet algılamalarının uğradığı değişimi irdelemeye çalıştığını belirten Şen, 1980 sonrası Türkiye’nin tecrübe ettiği radikal sosyo-ekonomik ve siyasal dönüşümün meşruiyet aracı olarak küreselleşme söyleminin mahir bir biçimde nasıl kullanıldığı ortaya konduktan sonra, bir bölgeselleşme projesi olarak Avrupa Birliği’nin genelde ve Türkiye özelinde küreselleşme ile ilgisini örneklerle açıkladı.
Çalışmanın belki de bundan sonraki akademik çalışmalara en fazla orijinal katkıyı yapmaya namzet olacak bölümü Türkiye’deki ana düşünce akımları ve ideolojik politik gelenekler açısından küreselleşmenin ele alındığı üçüncü bölümdür. Bu bağlamda, Türkiye’de sol, İslâmcı, milliyetçi ve liberal akımların küreselleşme algılamaları ve tepkileri bu yaklaşımları kamuoyunda temayüz etmiş temsilci/sözcüleri tarafından başlıca dergilerde dillendirilen görüşlerin analizi üzerinden yapılmakta. Türk solu için Birikim, milliyetçi hareket için Türk Yurdu, liberalizm için Liberal Düşünce ve İslâmcılık için İzlenim, Bilgi ve Hikmet dergilerini tahlil eden Şen, söz konusu çevrelerin küreselleşmeye dair somut analiz, görüş, yorum ve hakim tutumlarını örneklerle açıklamaya çalıştı.
Şen’in çalışması küreselleşme üzerine yapılan soyut teorik çalışmalar ile Türk entelijansiyası ve başlıca fikrî hareketlerin zaman içinde küreselleşmeye dair yorum ve tavırları arasında bağlantılar kurma çabası ile bu alandaki standart tez ve çalışmalardan ayrılmakta. Sosyal bilimler alanında son yılların hakkında en çok konuşulan ancak pek az bilinen konusu küreselleşme ile ilgili böylesine nitelikli ve gerek siyasî, sosyo-ekonomik ve kültürel boyutlar arasında, gerekse küresel ve yerel düzlemler arasında sistemli bağlantılar kurabilen çalışmaların çoğalması dileğiyle.
2024 Güz Programı
Vakıf faaliyetlerinin en gelenekseli olan seminerler, her yıl güz ve bahar dönemlerinde gerçekleşiyor.
DETAYLI BİLGİ