- ANA SAYFA
- YAYINLAR
- BÜLTEN ARŞİV
- SAYI 64 YIL: 2007
- Global İletişim Devrimi ve Marshall McLuhan
Global İletişim Devrimi ve Marshall McLuhan
Fahrettin Altun
MAM Çağdaş Kuramcılar
29 Mayıs 2007
Değerlendirme: İbrahim Zarif
Dr. Fahrettin Altun sunumunda McLuhan’ın hayat öyküsü ile eserlerinin eşzamanlı olarak değerlendirmesini yaptı. Altun’un anlattıklarını kısaca özetleyecek olursak, McLuhan lisans eğitimini İngiliz Dili ve Edebiyatı alanında özellikle Viktorya dönemi ağırlıklı olarak yapmıştır. 26 yaşında kendi isteği ile Katolikliğe ihtida etmiştir. Cambridge Üniversitesi’nde okuyan McLuhan’ın bu ilgisi onu, T. S. Eliot, E. Pound, G. K. Chesterton, J. Joyce, W. Lewis gibi modern dünyada gelişmiş olan değerlerin insanın özünü tahrip ettiği iddiasında olan ve geleneksel toplum anlayışına yakın duran sanatçıların düşüncelerine götürmüştür. Aydınlanmacı ve rasyonalist toplum ve devlet düşüncelerine karşı önemli rezervleri olan bu sanatçılar, içinde yaşadıkları modern kitle kültürünün insan benliğini tahrip ettiği düşüncesini eserlerine taşımışlardır. McLuhan’ın bu ilgisi onu bir dönem oldukça belirgin bir biçimde etkilemiştir. Bu etki 1940’lı yıllardaki yazılarında ve 1951 yılında yayınlanan ilk kitabı Mekanik Gelin’debelirgin bir biçimde ortaya çıkmıştır. Son eserlerine kadar da hissedilen muhafazakâr İngiliz düşüncesinin ve modernist sanatın etkisi McLuhan’ın alâmetifarikası olmuştur.
Eğitim hayatını Cambridge, St. Louise ve Toronto’da tamamlayan Marshall McLuhan’a biraz daha ayrıntılı bakıldığında karmaşık kişilik özelliklerine sahip bir düşünür karşımıza çıkmaktadır. Onun 1950’lerin ikinci çeyreğine kadar yazdığı yazılarının hâkim unsuru mekanik teknoloji tenkidi iken, bu tarihten itibaren yazdığı eserlerinde öne çıkan vurgu elektronik teknolojiye karşı beslenen ümittir. 1951’deki Mekanik Gelin’den sonra McLuhan, ona uluslararası alanda önemli bir şöhret getiren kitabı Gutenberg Galaksisi’ni 1961’de, Understanding Media’yı (Medya’yı Anlamak) 1967’de ve dünyadaki ilk video-kitaplardan olan Medium is the Message’ı da (Araç Mesajın ta Kendisidir) 1967’de yayınlamıştır. Ayrıca 1974 yılında Papalık İletişim Komisyonu’na davet edilmiş fakat bu daveti tereddütle kabul etmiş ve kısa süre bu kuruma danışmanlık yapmıştır. McLuhan’ın Katolik kimliği onun entelektüel kimliğinin vazgeçilmez bir parçasıdır. McLuhan 1970’li yıllarda unutulur. 1960’lardaki şöhreti pek kalmamıştır. Fakat 1980’lerde başlayan “küreselleşme” söylemiyle küreselleşmenin öncü düşünürü olarak, daha doğrusu bir kâhin olarak yeniden keşfedilir Anglo-Sakson dünyada.
McLuhan’ın Türkçede üç eseriyle tanındığını ve herhangi bir disiplinin onun düşüncelerine sahip çıkmadığını belirten Altun, genç ve yaşlı McLuhan gibi bir ayrımın yanlış olduğunu belirtti. McLuhan eserlerinde mozaik yöntem adını verdiği bir yolu takip etmiştir. Ona göre bu yöntem, argümantasyondan ziyade irdelemeye dayanmaktadır. “Mozaik yöntem” bilimler arasındaki geleneksel ayrımı reddeden, “bilimsel uzmanlaşma”nın karşısında yer alan bir kavrayış içinde şekillenmiş, bütün bilgi alanlarından istediği kadar yararlanmayı, insanın beş duyu organına birden hitap etmeyi amaçlayan bir içeriğe sahiptir. McLuhan metinlerinde edebiyat, antropoloji, tarih, felsefe, psikoloji ve doğa bilimleri çalışmalarını birlikte kullanmış, “argüman”lar yoluyla ürettiği bilginin doğrulamasını yapmak yerine, sürekli “irdeleme”nin önemine vurgu yapmıştır. Ayrıca McLuhan skolastik eğitimde ve bilgi üretiminde kullanılan münazara mantığı almıştır. McLuhan’a göre, tarihi aynı zamanda insanın duyu organları arasındaki bir eşgüdüm tarihi olarak da okuyabiliriz. Buna göre McLuhan tarihi üç döneme ayırmıştır: 1- Alfabe öncesi dönem 2- Alfabenin keşfedildiği dönem 3- Elektrik ve elektroniğin keşfedildiği dönem.
Lewis Mumford’un Technics and Civilisation ve Harold Innis’in The Bias of Communication adlı çalışmalarında ortaya koydukları tarih metodolojisini temel alan McLuhan, çözümlemelerini birkaç ana tarihsel kategori çerçevesinde ortaya koyar. Gutenberg Galaksisi’nden sonraki eserlerinde çizdiği tarihî çerçeveye sadık kalan McLuhan, elektronik iletişim teknolojileri sayesinde insanlığın geldiği noktada “kurtuluşun imkânları”nı göstermeye çalışır. McLuhan’ın eserleri geleneksel akademik yazım usullerinden farklılığı nedeniyle kolay anlaşılabilir türden metinler olarak görülmemiştir. Metinlerindeki yoğun tekrarlar onun sistematik bir düşünme becerisi gösteremediği şeklinde de yorumlanmıştır. McLuhan’ın Medyayı Anlamak’tan itibaren kaleme aldığı metinlerin tamamı, olabildiğince geniş toplum kesimleri tarafından anlaşılabilme kaygısı taşınarak kaleme alınmışlardır.
McLuhan’a göre tarihsel süreç içerisinde temel duyuları arasındaki eşgüdümü kaybeden insanoğlu elektronik iletişim teknolojilerinin neşvünema bulması ile birlikte bu eşgüdümü yeniden sağlayabilir hale gelmiştir. Matbaanın keşfi ile zirveye çıkan bireycilik, toplumsal farklılaşma, eşitsizlik, seri üretim, milliyetçilik, savaş ve militarizm gibi hastalıklardan kurtulma, insanların bir arada yaşayabileceği bir köy inşa etme imkânı doğmuştur. Bu tarihten itibaren McLuhan’ın teknolojinin tarihin motoru olduğuna ilişkin görüşlerinde bir değişiklik olmasa da teknolojiye ve özellikle de elektronik iletişim teknolojilerine ilişkin beslediği ümit gittikçe merkezi bir hal almıştır. Küresel köy kavramının mucidi olarak bilinen McLuhan, televizyonu, hiçbir şeyin sır olarak kalmadığı, gizliliğin ortadan kalkmasını sağlayan büyük bir buluş olarak görür. Zira insanın bütün duyu organlarına hitap eden ve bunlar arasında eşgüdüm oluşturan bir cihazdır.
McLuhan’a yöneltilen eleştirileri de ayrıntısıyla ele alan Altun, McLuhan’ın Türkiye’de eksik bir biçimde tanındığını ve onun düşüncelerinin Katoliklikten ayrıştırılarak anlaşılmasının mümkün olmadığını belirterek sunumunu tamamladı. İki saati aşan toplantı geniş bir müzakere ile son buldu.
2024 Güz Programı
Vakıf faaliyetlerinin en gelenekseli olan seminerler, her yıl güz ve bahar dönemlerinde gerçekleşiyor.
DETAYLI BİLGİ