Robert Nozick ve Adalet Teorisi

Rabia Sağlam

10 Temmuz 2007           
De­ğer­len­dir­me: Ümit Aksoy
 
Çağ­daş Ku­ram­cı­lar baş­lık­lı top­lan­tı se­ri­si­nin do­ku­zun­cu ve son ko­nu­ğu Ko­cae­li Üni­ver­si­te­si Hu­kuk Fa­kül­te­si araş­tır­ma gö­rev­li­si Ra­bi­a Sağ­lam’dı. Sağ­lam “Ro­bert No­zick ve Ada­let Te­ori­si” baş­lık­lı su­nu­mun­da, ön­ce­lik­le li­be­ral ku­ram­la­rı ge­nel ola­rak iki baş­lık al­tın­da tas­nif ede­rek baş­la­dı. Bu­na gö­re li­be­ral ku­ram kla­sik ve çağ­daş ol­mak üze­re iki şe­kil­de ele alı­na­bi­lir. Bu ikin­ci ayak ya­ni çağ­daş li­be­ra­lizm ise ne­oli­be­ra­lizm, sos­yal li­be­ra­lizm ve li­ber­ter­yen­ler ol­mak üze­re üç ana ko­la ay­rıl­mak­ta­dır. No­zick bu üç grup­tan so­nun­cu­su­na da­hil­ken, von Ha­yek bi­rin­ci gru­ba, J. Rawls ise ikin­ci gru­ba da­hil edi­le­bi­lir. 
Sağ­lam’a gö­re, No­zick ku­ra­mı­nı li­ber­ter­ye­nizm üze­ri­ne kur­muş­tur. Li­ber­ter­ye­nizm, ne­o-li­be­ra­liz­min en önem­li kav­ra­mı olan ka­pi­ta­liz­me ya­ni pi­ya­sa eko­no­mi­si­ne da­yan­mak­ta­dır. Bu an­lam­da di­ğer çağ­daş li­be­ral ku­ram­la­ra na­za­ran, bi­rey­sel öz­gür­lü­ğü (bi­rey­sel özerk­lik) ken­di­si­ne te­mel re­fe­rans nok­ta­sı ola­rak al­mak­ta­dır. Ör­ne­ğin sos­yal li­be­ra­lizm da­ğı­tı­cı bir ada­let­ten baş­ka bir de­yiş­le da­ha eşit­lik­çi bir ada­let­ten ya­nay­ken, li­ber­ter­yen­ler da­ha faz­la bi­rey vur­gu­su ya­pan bir po­zis­yon­da dur­mak­ta­lar. Bu an­lam­da li­ber­ter­yen­le­rın en önem­li il­ke­si ken­di ken­di­ne sa­hip ol­ma­dır. Bu hem be­den­sel hem zi­hin­sel an­lam­da bi­re­yin sa­hip ol­du­ğu şey­ler hak­kın­da hak id­di­a ede­bil­me­si de­mek­tir. Ve bu hak id­dia­sı bu an­lam­da hem adil­dir hem de ah­lâ­kî­dir.
Sağ­lam’a gö­re, ge­nel ola­rak dört ada­let tü­rü mev­cut­tur: Bun­lar­dan il­ki, denk­leş­ti­ri­ci ya­ni bir ku­ra­lın her­ke­se hiç­bir ay­rım gö­zet­mek­si­zin ay­nen uy­gu­lan­dı­ğı ada­let tü­rü­dür. İkin­ci­si da­ğı­tı­cı; ya­ni fark­lı du­rum­da­ki bi­rey­le­rin fark­lı özel­lik­le­ri, sa­hip ol­duk­la­rı ye­te­nek­le­ri ve için­de bu­lun­duk­la­rı mev­cut du­ru­mu göz önün­de bu­lun­du­ra­rak ha­re­ket eden ada­let an­la­yı­şı­dır. Üçün­cü ola­rak usu­lî (pro­se­dü­rel) ada­let tü­rün­de ise, denk­leş­ti­ri­ci ada­let an­la­yı­şın­da ol­du­ğu gi­bi, var olan pi­ya­sa ko­şul­la­rın her­ke­se eşit ola­rak uy­gu­lan­dı­ğı bir an­la­yış söz ko­nu­su­dur. (Bi­ze da­ha ön­ce­den bil­di­ri­len ve bi­zim zım­nî ola­rak ka­bul et­ti­ği­miz bü­tün pi­ya­sa ko­şul­la­rı adil­dir). Dör­dün­cü ve son ola­rak sos­yal ada­let ise, pi­ya­sa­da ya­pı­lan iş­lem­ler ne­ti­ce­sin­de bun­dan avan­taj­sız bir şe­kil­de et­ki­le­nen­le­rin du­rum­la­rı­nın te­la­fi edil­me­si­ni ön­gö­ren ada­let an­la­yı­şı­dır.
No­zick, bü­tün bu ada­let an­la­yış­la­rı­nı göz önü­ne ala­rak ve li­ber­ter­yen an­la­yı­şın te­mel il­ke­sin­den yo­la çı­ka­rak, anar­şist ah­lâk an­la­yış­la­rı­nın önü­ne geç­mek is­te­mek­te­dir. Mark­sist ve sağ­cı olan bu anar­şist ku­ram­la­rın ak­si­ne o, te­mel ola­rak bi­rey­sel hak­la­rı al­mak­ta­dır. Bu­na gö­re adil olan bir du­rum an­cak bu bi­rey­sel hak­lar sağ­lan­dı­ğın­da or­ta­ya çı­kar ve bu du­rum ise mi­ni­mal bir dev­let ile müm­kün ola­bi­lir an­cak. Dev­let sa­de­ce bi­rey­le­rin bu te­mel hak­la­rı­nı ko­ru­mak­la gö­rev­li­dir. Bu­nun dı­şın­da bü­tün hak­lar ser­best ol­ma­lı­dır. Bu te­mel hak­lar, bir yan­dan Loc­ke’un do­ğa du­ru­mu­na bir yan­dan da Kant’ın ka­te­go­rik buy­ruk­la­rı­na da­yan­mak­ta­dır. Ona gö­re bu mi­ni­mal dev­let­ten da­ha kap­sam­lı bir dev­let, da­ğı­tı­cı bir ada­le­ti ger­çek­leş­ti­ren bir dev­let de­mek­tir ve bu her ha­lü­kâr­da ada­let­siz ve ah­lâ­kî ola­rak uy­gun ol­ma­yan bir du­rum ya­ra­ta­cak­tır.
No­zick, yet­ki­len­dir­me te­ori­si ola­rak ad­lan­dır­dı­ğı te­ori­si­ni, el­de et­me, trans­fer et­me (ak­tar­ma) ve ada­let­siz­li­ğin dü­zel­til­me­si ola­rak üç te­mel il­ke üze­ri­ne kur­mak­ta­dır. El­de et­me il­ke­si­nin ama­cı, na­sıl olu­yor da ön­ce­den sa­hip­siz olan mülk­ler üze­rin­de in­san­lar özel mül­ki­yet te­sis edi­yor­lar, so­ru­su­na ce­vap ve­rir. Trans­fer il­ke­si, özel mül­ki­ye­tin han­gi ko­şul­lar­da baş­ka­la­rı­nın mül­ki­ye­ti­ne geç­ti­ği­ni; dü­zelt­me il­ke­si ise, in­san­la­rın sa­hip ol­du­ğu mülk­le­rin son­dan ba­şa doğ­ru el­de et­me ve trans­fer et­me il­ke­si­ne uy­gun ya­pı­lıp ya­pıl­ma­dı­ğı üze­ri­ne te­mel­len­di­ri­li­yor. Bu an­lam­da onun ada­let te­ori­si mül­ki­yet te­ori­si­dir ve o bu mül­ki­ye­tin in­san­la­rın eli­ne na­sıl geç­ti­ğiy­le il­gi­len­mek­te­dir. Bu mül­ki­yet edin­me­nin ise iki te­mel da­ya­na­ğı ol­mak zo­run­da­dır. Bi­rin­ci­si (ki bu Loc­ke’un gö­rü­şü­dür) bir mül­ki­ye­tin olu­şa­bil­me­si için in­sa­nın sa­hip­siz bir nes­ne­ye ken­di­ni eme­ği­ni ve ça­ba­sı­nı ka­rış­tır­ma­sı ve bu­ra­dan ye­ni bir de­ğer üret­me­si; ikin­ci ola­rak ise, sa­hip­siz nes­ne­nin özel mül­ki­ye­te geç­tik­ten son­ra, di­ğer ki­şi­le­rin du­ru­mu­nun özel mül­ki­yet ön­ce­si­ne gö­re da­ha da kö­tü­leş­me­me­si ge­rek­mek­te­dir. An­cak bu iki ko­şu­lun ye­ri­ne gel­di­ği du­rum­lar mül­ki­ye­te sa­hip olun­ma du­ru­mu­nun meş­ru bir ze­min­de ger­çek­leş­ti­ği­ni ka­nıt­la­mak­ta­dır.
Sağ­lam’a gö­re, No­zick’in ada­let te­ori­si, eşit­lik­çi­li­ğe ve fay­da­cı­lı­ğa kar­şıt ol­ma­sı­dır. Bu an­lam­da o, fır­sat eşit­li­ği gi­bi kav­ram­la­rı te­ori­si­nin dı­şın­da bı­rak­mış­tır ve da­ha da önem­li­si za­ten böy­le­si bir mut­lak eşit­lik du­ru­mu ona gö­re hiç­bir za­man müm­kün de de­ğil­dir. Bu eşit­lik sü­rek­li ola­rak bir son­ra­ki an­da or­ta­dan kal­ka­cak­tır. Sağ­lam’a gö­re No­zick bu eşit­lik ara­yış­la­rı­nın ise te­mel­de “Eğer bir şey be­nim de­ğil­se baş­ka­sı­nın da ol­ma­sın” şek­lin­de özet­le­ne­cek ha­set duy­gu­su­nun so­nu­cu ol­du­ğu dü­şün­ce­sin­den yo­la çık­mak­ta­dır. No­zick’e gö­re, asıl önem­li olan mi­ni­mal bir dev­le­tin aza­mî de­re­ce­de ki­şi­le­rin öz­gür­lük­le­ri­ni kı­sıt­la­ma­ma­sı ve bi­rey­le­rin mülk edi­nir­ken yu­ka­rı­da­ki iki te­mel il­ke­yi ih­lal et­me­me­le­ri­dir. Bu­nun dı­şın­da­ki her­han­gi bir eşit­lik ara­yı­şı biz­le­ri bir tür ütop­ya ara­yı­şı­na gö­tü­re­ce­ği ka­dar, as­lın­da biz­le­re uy­gu­la­na­ma­ya­cak bir mo­del oluş­tur­mak­tan baş­ka bir şey de sağ­la­ma­ya­cak­tır. Bu ne­den­le de No­zick’e gö­re ku­ra­mı­nın en önem­li özel­li­ği, hem ger­çek dün­ya­da bi­rey­le­rin bir­bir­le­ri­nin hak­la­rı­nı ih­lal et­ti­ği ger­çe­ği­ni göz önün­de bu­lun­dur­ma­sı hem de bi­rey­le­rin fark­lı ha­yat tarz­la­rı­nın var ol­ma­sı dü­şün­ce­si­ne da­yan­dı­ğı için üto­pik özel­lik­ler ba­rın­dır­ma­ma­sı­dır.
Sağ­lam, No­zick’in ku­ra­mı­nın iç tu­tar­lı­lık an­la­mın­da ye­te­rin­ce li­ber­ter­yen ol­ma­dı­ğın­dan do­la­yı eleş­ti­ril­di­ği­ni (ya­ni ye­te­rin­ce bi­rey­sel hak­la­rı ko­ru­ma al­tı­na al­ma­dı­ğı­nı) be­lirt­ti. Ama bun­dan da­ha da önem­li­si, onun ku­ra­mı­nın ta­ma­men eko­no­mik olan üze­rin­den git­ti­ği için ki­şi­le­rin sa­hip ol­du­ğu di­ğer hak­la­rı göz ar­dı et­ti­ği eleş­ti­ri­si­dir. Sağ­lam’ın Dwor­kin’den ak­tar­dı­ğı gi­bi, bu du­rum Kant­çı te­mel il­ke olan araç­sal­laş­tı­rıl­ma­ma il­ke­si­ne de ters düş­mek­te­dir.
Ada­le­tin ne ol­du­ğu­na da­ir tar­tış­ma hiç şüp­he­siz bü­tün ku­ram­lar için bel­ki de en te­mel tar­tış­ma ola­rak kar­şı­mı­za çık­mak­ta­dır. Ve çağ­daş li­be­ral ekol­de ol­duk­ça önem­li bir yer­de du­ran No­zick’e iliş­kin Sağ­lam’ın do­yu­ru­cu su­nu­mu her­kes için ufuk açı­cı bir ma­hi­yet­tey­di.

EDİTÖRDEN

2024 Güz Programı

Vakıf faaliyetlerinin en gelenekseli olan seminerler, her yıl güz ve bahar dönemlerinde gerçekleşiyor.

DETAYLI BİLGİ


BİZİ TAKİP EDİN

Vakfımızın düzenlediği programlardan (seminer, sempozyum, panel, vs.) haberdar olmak için e-posta adresinizi bırakabilirsiniz.