Tesettürün Teorikleşmesi

Süheyb Öğüt

15 Mart 2008                
De­ğer­len­dir­me: Ümit Aksoy
 
Me­de­ni­yet Araş­tır­ma­la­rı Mer­ke­zi’nin dü­zen­le­di­ği Tez­gâh­ta­ki­ler baş­lık­lı top­lan­tı se­ri­si­nin Mart ayın­da­ki ko­nu­ğu “Te­set­tü­rün Teo­rik­leş­ti­ril­me­si” ad­lı su­nu­muy­la Sü­heyb Öğüt’tü. Ögüt’ün ha­zır­la­dı­ğı su­num met­ni­nin alt baş­lı­ğı “Por­nog­ra­fi ve Te­set­tür: Ege­men­li­ğin İki Di­fe­ran­siye­li” idi. Bu baş­lık önem­liy­di; zi­ra Öğüt su­nu­mu bo­yun­ca, ege­men­li­ğin, bi­ri por­nog­ra­fik di­ğe­ri te­set­tür­lü olan iki uç nok­ta­da ken­di­ni na­sıl or­ta­ya koy­du­ğu­nu an­lat­ma­ya ça­lış­tı.
Bu an­lam­da Öğüt ön­ce­lik­le por­nog­ra­fik ola­nın ne ol­du­ğu­nu an­la­ta­rak baş­la­dı su­nu­mu­na. Bu­na gö­re por­nog­ra­fik olan tam ola­rak, be­de­nin mah­rem ola­na ait nü­ans­la­rı­nın ih­lal ya da teş­hir edil­me­si an­la­mı­na gel­mek­te­dir. Baş­ka bir ifa­dey­le por­nog­ra­fi, bir ki­şi te­ki­nin sa­de­ce ken­di­si­ne ait be­den­sel uzuv­la­rı­nın ko­run­ma­dı­ğı, ko­ru­na­ma­dı­ğı, mah­rem ola­nın öte­len­di­ği ye­gâ­ne et­kin­lik mo­du­dur. Bu­na mu­ka­bil te­set­tür ise, tam da bu mah­rem ola­nın ko­run­ma­sı, onun bu ki­şi­sel ola­na ait ala­nı­n tek­rar ken­di­si­ne ia­de edil­me­si an­la­mı­na gel­mek­te­dir.
Öğüt’ün, su­nu­mu­na te­mel teş­kil eden Gor­gi­o Agam­ben’nin, “Kut­sal İn­san” ad­lı met­ni üze­ri­ne ya­pı­lan bir mü­la­kat­tan ak­tar­dı­ğı üze­re, Agam­ben “Ben ha­yat-bi­çim­le­ri ve ha­yat tarz­la­rı kav­ram­la­rı üze­ri­ne ça­lış­mak is­ti­yo­rum. Bir ha­yat-bi­çi­mi ola­rak isim­len­dir­di­ğim, ken­di bi­çi­min­den hiç­bir za­man ay­rıl­ma­yan bir ha­yat­tır; için­de çıp­lak ha­yat gi­bi bir şe­yi ayır­ma­nın as­la müm­kün ol­ma­dı­ğı bir ha­yat­tır. Ve bu­ra­da mah­re­mi­yet kav­ra­mı dev­re­ye gir­mek­te” ol­du­ğu­nu söy­le­mek­te­dir. Agam­ben için mah­re­mi­ye­tin bu ka­dar önem­li ol­ma­sı­nın ne­de­ni (ki bu Öğüt’ün bü­tün su­num bo­yun­ca ge­liş­ti­re­rek iler­le­ye­ce­ği öz mo­ti­fe te­ka­bül et­mek­te­dir), ilk si­ya­sal et­kin­li­ğin tam da mah­rem olan üze­rin­den ken­di­ni or­ta­ya koy­ma­sı­dır. Agam­ben’e gö­re An­tik Yu­nan’da ya­şam do­ğal ha­yat (zo­e) ve ha­ya­tın cü­zî bir şek­li (bi­os) ola­rak iki­ye ay­rı­lı­yor­du. Aris­to ba­sit do­ğal ha­ya­tı, po­lis­ten ya­ni şeh­rin -da­ha doğ­ru bir ifa­dey­le po­li­ti­ka­nın- ku­rul­ma­sın­dan ka­tı an­lam­da dış­la­mak­ta ve oi­ko­sun (evin) ala­nı içi­ne hap­set­mek­te­dir. Böy­le ya­pa­rak ise Aris­to po­li­si, ha­yat (zen) ile iyi ha­yat (eu zen) ara­sın­da­ki kar­şıt­lık ola­rak ta­nım­la­mak­ta­dır. Öğüt’e gö­re Agam­ben’in Aris­to’dan yo­la çı­ka­rak di­le ge­tir­di­ği bu fark önem­li­dir, zi­ra ege­men­li­ğe da­ir te­mel tar­tış­ma bu fark­tan do­la­yı or­ta­ya çık­mak­ta­dır. Baş­ka bir ifa­dey­le söy­le­ye­cek olur­sak, iyi ha­yat­la ha­yat ara­sın­da­ki ay­rı­mın oluş­tur­du­ğu fark ya­hut ya­rık/ya­rıl­ma, ege­me­nin ken­di­ni ko­num­lan­dır­dı­ğı o be­lir­siz mın­tı­ka­dır. Bu an­lam­da ege­me­nin (dev­le­tin) ik­ti­da­rı­nın do­ğal ha­yat (zo­e) üs­tün­de­ki bir­ta­kım güç kul­lan­ma du­rum­la­rı­nı ih­ti­va eden bi­yo­si­ya­sal me­ka­niz­ma­nın ku­ru­lum anı bu ha­re­ket­le bir­lik­te or­ta­ya çık­mak­ta­dır. Da­ha doğ­ru bir de­yiş­le, mo­dern dev­let ay­gı­tı, Aris­to’nun bu ay­rı­mı üze­rin­den ken­di­ni ta­nım­la­ya­rak mo­dern dev­let ol­ma­nın bi­yo­si­ya­sal uf­ku­nu ye­ri­ne ge­tir­miş ola­cak­tır.
Öğüt’e gö­re, bu an­lam­da ege­men ik­ti­da­rın ilk ha­re­ke­ti iş­te bu bi­yo­si­ya­sal bir be­den ya­rat­ma ey­le­mi­dir as­lın­da. Mo­dern de­mok­ra­si, bu an­lam­da, ta en ba­şın­dan be­ri ken­di­ni zo­e’nin doğ­ru­lan­ma­sı ve kur­tu­lu­şu ola­rak sun­mak­ta, sü­rek­li ola­rak ken­di çıp­lak ha­ya­tı­nı bir ha­yat tar­zı­na dö­nüş­tür­me­ye ve de­yim ye­rin­dey­se, zo­e’nin bi­os’unu bul­ma­ya ça­lış­mak­ta­dır. Mo­dern de­mok­ra­si­nin zo­e’nin bi­os’unu bul­ma­ya olan alâ­ka­sı ise, por­nog­ra­fi­yi mo­dern si­ya­se­tin te­mel özü ya da eşi­ği ha­li­ne ge­tir­mek­te­dir. Bu­na gö­re mo­dern ege­men­lik söz ko­nu­su ol­du­ğun­da, ege­men, ne­yin mah­rem ne­yin por­nog­ra­fik ol­du­ğu­na ve­ri­len ka­rar­la bir­lik­te or­ta­ya çık­mak­ta­dır. Bu me­yan­da por­nog­ra­fik ola­nın ve ay­nı şe­kil­de mah­rem ola­nın pra­tik ha­yat­ta­ki an­la­mı­nı da içi­ne ala­cak bir şe­kil­de fa­kat da­ha ge­niş bir an­la­ma te­ka­bül et­ti­ği­ni be­lirt­mek ge­rek­mek­te­dir. Mo­dern de­mok­ra­si­nin, be­den­ler üze­rin­den iş­le­yen bir si­ya­set et­me tar­zı, bi­ri­cik ama­cı­nın­sa cin­sel­li­ğin kur­tu­lu­şu ve öz­gür­leş­me­si ola­rak or­ta­ya çık­ma­sı­nın ne­de­ni, mah­rem ola­na ya­pı­lan bu te­mel vur­gu­dur. Bu­na gö­re, mah­rem ile por­nog­ra­fik olan ara­sın­da­ki ay­rı­ma ka­rar ve­ren­dir ege­men. Ve mo­dern ha­ya­tın ya­hut si­ya­se­tin uf­ku tam da bu yüz­den bi­yo­si­ya­sal bir ufuk­ta ken­di­ni ko­num­lan­dır­mak­ta­dır.
Öğüt bü­tün bun­lar­dan son­ra te­set­tür­le il­gi­li sı­kın­tı­la­rın ya­hut mey­da­na ge­len du­rum­la­rın, li­be­ral bir ey­lem ola­rak kod­la­nan bir­ta­kım öz­gür­le­şim ha­re­ket­le­ri­nin zıt nok­ta­sın­da dur­du­ğu­nu söy­le­mek­te; fa­kat bu­nun ger­çek an­lam­da bir öz­gür­le­şim ol­ma­sı bir ya­na, ege­me­nin, ken­di­si­ni her de­fa­sın­da var kıl­dı­ğı bir mod ol­mak­tan baş­ka bir an­la­ma gel­me­di­ği­ni vur­gu­la­mak­ta­dır. Baş­ka bir ifa­dey­le si­ya­se­tin ye­gâ­ne ken­di­ni be­lir­le­nim nok­ta­sı olan mah­re­mi­yet ve bu­nun do­ğal bir so­nu­cu olan te­set­tür­lü ol­ma ha­li, tam da ege­men ya­şam mo­du­nun ken­di­ni if­şa et­ti­ği ye­ri or­ta­ya koy­mak­ta­dır. Te­set­tür var ol­du­ğu oran­da mo­dern dev­let, si­ya­set çıp­lak kal­mak­ta­dır. Bu an­lam­da Öğüt’ün su­nu­mu her şey­den ön­ce bu far­ka işa­ret et­me­si an­la­mın­da hay­li önem­li bir yer­de dur­mak­ta­dır.

EDİTÖRDEN

2024 Güz Programı

Vakıf faaliyetlerinin en gelenekseli olan seminerler, her yıl güz ve bahar dönemlerinde gerçekleşiyor.

DETAYLI BİLGİ


BİZİ TAKİP EDİN

Vakfımızın düzenlediği programlardan (seminer, sempozyum, panel, vs.) haberdar olmak için e-posta adresinizi bırakabilirsiniz.