Yeni Balkan Sineması

Aida Begic

29 Haziran 2009
Değerlendirme: Esma Acar
 
Sanat Araştırmaları Merkezi, Hayal Perdesi Sinema Topluluğu, 27-28 Haziran tarihleri arasında Bosnalı yönetmen Aida Begic’le ödüllü filmi Kar (Snow) çerçevesinde film üretiminin tüm aşamalarının irdelendiği bir atölye düzenledi. Atölyenin yanı sıra yönetmeni genel seyirci kitlesiyle buluşturmak üzere düzenlenen söyleşide Aida Begic, ilk filmi bağlamında yeni Balkan Sineması üzerine yöneltilen soruları yanıtladı.
2000 yılında Saraybosna Film Akademisi’nden mezun olan Aida Begic mezuniyet filmi First Death Experience ile Cannes Film Festivali’nin Cinéfondation bölümünde yarıştı ve dünya çapında birçok ödül kazandı. 2003 yılında ikinci kısa filmi North Went Mad’i yazdı ve yönetti. 2008 yapımı ilk uzun metrajlı filmi Kar (Snow), Bosna’da 1997 yılında geçen savaşta büyük zarar görmüş bir köyde geçenleri anlatıyor. 14. Saraybosna Film Festivali’nin açılış filmi olan Kar, başta Cannes olmak üzere pek çok uluslararası festivalden gelen ödüllere sahip.
Yönetmen, savaşta yakınlarını kaybetmiş kadınlarla konuşurken hiçbirinde öfkeye rastlamayışından çok etkilenmiş; bu insanlardaki iyi ve güzel kalma iştiyakının, film yapmaya değecek kadar yüce bir insaniyet taşıdığını düşünerek yola çıkmış. Söyleşinin ilk kısmında, filmin karakterleri ele alındı. Ana karakter Alma, genç yaşta dul kalmanın derin hüznü ve öbür dünyaya dair umutları sayesinde terk edilmiş köylerini yaşanabilir bir yer hâline getirmeye çalışan güçlü ve özel bir kadın. Filmdeki tüm karakterlerin hayatının geçmiş ve gelecek arasında, gerçek hayat ve sevdiklerinin ruhlarının bulunduğu metafizik dünya arasında sıkışmış hayatlar olarak nitelendiren Begic, bu iki dünyanın buluştuğu yer olarak da köyde yaşayan, insanların eşyalarından kilim dokuyan Nene karakterini gösteriyor.
Balkan sinemasına dair sorulara yönelik yaptığı değerlendirmede, sıradan insanların küçük hikâyelerinden epik filmlere kadar pek çok farklı türde film bulunduğunu belirten Begic’e göre, hepsini bir arada tahlil etmek oldukça güç. Bosna’da yönetmen olmak ise saçma görülen bir durum; çünkü her ne kadar büyük epik filmler çekilmemesinin sebebi olarak öne sürülemese de, Bosna’da film yapmak için gerekli temel imkânlara sahip değiller. Yine de bu niteliksel koşulların, bir yönetmenin epik film yapacak seviyeye gelmesinde önemli bir destek oluşturduğuna inanıyor Begic. Günümüzde Boşnak sinemasının yaşayıp yaşamayacağı tartışması sürerken, sinemalarının büyüyüp gelişeceği umudunu taşıyan Begic bir şekilde kaybolmayarak sahnede kaldıklarını görmenin güzel olduğunu düşünüyor. Bosna’da sinemanın başarısının daha çok bireysel çabaların bir ürünü olarak görülebileceğini belirtirken, filmler ancak bu koşullar altında şekilleneceği için bir yönetmenin gerçekçi koşulları kabullenmek zorunda olduğunu sözlerine ekledi.
Sinemayla ilgili devletin sağladığı kısıtlı finansal kaynaklar hakkında kısaca bilgi veren yönetmen, Sovyet dönemi ile şimdiki dönemini kıyaslayarak o dönemde devletin her tür imkânı sağladığını ama şimdiki kapitalist sistemde devletin sağlayacağı hiçbir imkâna, hatta sinema salonlarına bile sahip olmadığına değindi. Kendi filmi Kar’ı beş yılda tamamlayan Begic, bu süreç içerisinde pek çok kez vazgeçmeyi düşünmüş ama ülkesinin insanlarına karşı duyduğu sorumluluk ve onlardaki hayata devam etme gücünü görünce, kendisinin de bırakmaya hakkı olmadığına karar vermiş. Begic’e göre, şahit olduğu bütün bu zorlu hayat koşulları bir yanıyla film yapmaya yardımcı oluyor; çünkü savaş, sanatçıların çok farklı hissetmesine sebep olan bir deneyim. Üzerine düşünülmeye değer çok farklı hikâyeler anlatılabilir. Bu da Aida Begic’e göre bir yanıyla zenginlik.
Filmin ismini Kar koymasını, karın tabiatta kendisini en etkileyen unsur olmasıyla açıklayan yönetmen, örten ve aynı zamanda da açığa çıkaran karın iki fonksiyonuyla, filmin yaptığı çağrışım örtüştüğü için bu ismi seçmiş.
Türkiye’yi sık sık ziyaret ettiğini ve her defasına yeni şeyler keşfettiğini dile getiren Begic, ilk kez bu ziyaretinden tam anlamıyla memnun kaldığını, eğer önceki izlenimlere dayanarak İstanbul’da bir film çekse bunun stres, korku gibi unsurları içereceğini; ama şimdi olsa filmin mekânının tamamen farklı, zıtlıklar barındıran bir şehir olacağını sözlerine ekledi. İlk defa şehrin tadını hissetmeye başladığını belirten Aida Begic, öncesinde kendisi için hiçbir albenisi olmayan şehri sevdirmeye vesile oldukları için dinleyicilerine teşekkür etti.
 

EDİTÖRDEN

2024 Güz Programı

Vakıf faaliyetlerinin en gelenekseli olan seminerler, her yıl güz ve bahar dönemlerinde gerçekleşiyor.

DETAYLI BİLGİ


BİZİ TAKİP EDİN

Vakfımızın düzenlediği programlardan (seminer, sempozyum, panel, vs.) haberdar olmak için e-posta adresinizi bırakabilirsiniz.