- ANA SAYFA
- YAYINLAR
- BÜLTEN ARŞİV
- SAYI 96-97 YIL: 2018
- Mimar Sinan Camileri ve İslam Sanatında Geometrik Desenler
- SAYI 96-97 YIL: 2018
Mimar Sinan Camileri ve İslam Sanatında Geometrik Desenler
Serap Ekizler Sönmez
Değerlendirme: Enver Yıldız
Bilim ve Sanat Vakfı Sanat Araştırmaları Merkezi Mart ayında Kırkambar Kitap programı kapsamında Serap Ekizler Sönmez’i konuk etti. Haziran 2017’de Klasik Yayınları’ndan çıkan Mimar Sinan Camileri ve İslam Sanatında Geometrik Desenler isimli eseri vesilesiyle düzenlenen programda Sönmez, kitaptan yola çıkarak “Klasik Dönem Osmanlı Mimarisinde Geometrik Desenler” isimli bir sunum yaptı. Sunum sırasında sık sık görseller kullanarak geometrik desenlerin nasıl yapıldıklarını açıklayan Sönmez, programa geometrik desenlerle ilgili yapılan tezlere değinerek başladı. Geometrik desenlere son dönemde ilginin arttığını ve yapılan çalışmaların çoğunun hatalı olduğunu dile getirdi. Programın başında İbn Haldun’un geometri ile şu sözlerine yer verdi:
Bilinmelidir ki hendese (geometri) onu tahsil edenin aklına parlaklık ve fikrine istikamet kazandırır. Çünkü geometrinin bütün burhanlarındaki (ispatlarındaki) intizam açık ve tertip seçiktir. Tertipli ve intizamlı olan kıyaslarına hemen hemen galat dahil olmaz. O yüzden geometride mümarese, fikri hatadan uzaklaştırır. Geometri bilen bir şahıs için bu yoldan (parlak bir zekâ ve) akıl hasıl olur. Rivayete göre Eflatun’un kapısının üzerinde; ‘Hendese bilmeyen evimize girmesin!’ ibaresi yazılıymış. Hocalarımız (r.a) derlerdi ki: ‘Fikrin, hendese ilmi ile mümaresesi, elbisenin pisliğini yıkayıp kirini ve pasağını temizleyen sabun mesabesindendir’. Bunun yegâne sebebi, işaret ettiğimiz gibi geometrideki tertip ve intizamın iyi ve (sağlam) oluşudur.
Anadolu’da yer alan mimari eserlerde zengin bir çeşitliğe sahip olan geometrik desenlerin kökü, Karahanlılar dönemine kadar gider. Bu alanda en eski örnek Karahanlılar döneminden kalma Arap Ata Türbesi Taç Kapısı’dır. Bu kapının desenlerinden bahseden Sönmez, Arap Ata Türbesi’ndeki desenlerin Şehzade ve Süleymaniye Camileri’ndeki desenler ile benzerliğinden söz etti. Sönmez, İslam mimarisinde kullanılan altı köşeli yıldızın sadece İslam Sanatı’na özgü olmadığını ve altı köşeli yıldızın M.S. 2. yüzyılda Lübnan’daki Baalbek Tapınağı’nda kullanıldığını söyledi.
Altıgen birim hücresi kullanılarak oluşturulan desenler Mimar Sinan’ın eserleri başta olmak üzere Osmanlı mimarisinde sıkça kullanılır. Özellikle Süleymaniye ve Selimiye Camilerinin minberlerinde, minarelerinde ve galeri korkuluklarında görülür. Sönmez, bu desenlerin altıgen birim hücresi kullanılarak oluşturulduğunu ve bu desenin Büyük Selçuklu Devleti’nden itibaren kullanıldığını belirtti. Ayrıca Sönmez, kullanılan desenlerin felsefi açılımından bahsederek desenlerin sonsuza açıldığını ve çoklukta birlik olarak algılandığını dile getirdi.
Programda Sönmez, Büyük Selçuklu ve Anadolu Selçuklu Devletleri zamanında yapılan mimari eserlerde görülen geometrik desenler ile Mimar Sinan’ın camilerinde kullandığı geometrik desenlerin benzer yönlerini örnekler vererek anlattı. Ayrıca bu eserlerde kullanılan geometrik desenlerin nasıl yapıldığına dair çok az sayıda kaynak olduğunu ve bunlardan birinin Topkapı Parşömeni olduğunu vurguladı. Sadece çizimlerden oluşan ve yazısız olan parşömende, çok sayıda mukarnas örnekleri yer almaktadır. Geometrik desen bilmeden mukarnas analizi yapılamayacağını söyleyen Sönmez, Türkiye’de yeterince mukarnas tespit çalışmaları yapılmadığını ifade etti. Diğer kaynaklar ise Mirza Akbar Parşömeni ve Taşkent Parşömeni’dir. Taşkent parşömeni de mukarnas örneklerinden oluşmaktadır. Mirza Akbar Parşömeni ise tek yazılı olan eserdir.
Süleymaniye Camii’nin zemin mozaiklerinde yer alan geometrik desenlerin sekizgen olduğunu söyleyen Sönmez, bu sekizgen desenin nasıl yapıldığını örnekler üzerinden anlattı. Bu desene Selçuklu yıldızı denildiğini ve bu ifadenin yaygın kullanıldığını, bu kullanımın tartışılması ve bu desene Selçuklu Yıldızı denilmemesi gerektiğini dile getirdi. Çizilmesi zor geometrik desenlere sahip olan Selçuklu mimarisi için bu sekizgen desenin basit kaldığını ve böyle basit bir desenin Selçuklu mimarisini tam anlamıyla yansıtmadığını da ekledi. Buna göre, dört köşeli iki yıldızın üst üste konularak oluşturulduğu bu sekizgen desen, Selçuklu mimarisi ile özdeştirilmemelidir.
Geometrik desenlerin önce fiziki çizimlerinin doğru anlaşılması ve daha sonra metafizik boyutunun yorumlanması gerektiğini söyleyen Sönmez, mimari eserlerde yer alan geometrik desenlerin doğru aktarılmadığını ve bilgisayar ortamına aktarılırken yanlış çizildiğini anlattı. Hazırlanan yayınlarda çok fazla hata yapıldığını, geçmişten gelen tarihi mirasın gelecek nesillere doğru aktarılmadığını ve bu alana akademide çok fazla önem verilmediğini vurguladı.
Sönmez’e göre klasik Osmanlı mimarisinde kullanılan desenleri anlamak için Büyük Selçuklu ve Anadolu Selçuklu mimarisinde yer alan desenleri iyi anlamak gerekir. Klasik Osmanlı mimarisine ait çeşitli eserlere ait görseller paylaşan Sönmez, bu görseller üzerinden desenlerin nasıl oluştuğunu detaylı olarak anlatırken desenlerin temelinde birim hücreler olduğunu ve birim hücrelerin iyi anlaşılması gerektiğinin altını çizdi. Süleymaniye Cami cümle kapısı ve vaaz kürsüsündeki desenleri göstererek desenlerin kuyumcu hassasiyeti ile yapıldığından, bu desen sisteminin yıldızlar kullanılarak nasıl oluşturulduğundan bahsetti.
Selimiye Cami’nde yer alan döner simetrili desenin nasıl yapıldığını da ayrıntılı bir şekilde anlatan Sönmez, bu desenin bazı kündekâriler ile Bursa Ulu Cami’nin korkuluğunda uygulandığını söyledi. Bursa Ulu Cami minberinde dokuz, on ve on bir köşeli yıldızların kullanıldığını ve bunun uygulamasının zor olduğunu belirtti. On bir köşeli yıldız asal sayıdır ve üretilmesi zordur. Selimiye Cami’nin korkuluklarında ve minber külahında uygulanan desenlerden bahseden Sönmez, geometrik desenlerin İslam coğrafyasında yüzyıllardır uygulandığını fakat hala yeni üretimlerin bitmediğini söyledi. Çünkü geometrik desenler yeni üretimlere müsaittir ve birbirlerinin tekrarı olmaz, geometrinin doğasını bozmadan yeni bir şeyler üretmeye müsaittir.
Programın sonuna doğru Sönmez, günümüzde üretilen binalarda, mobilyalarda, kapılarda uygulanan geometrik desenleri ele aldı ve bu desenlerin nasıl yanlış uygulandığından bahsetti. Son olarak katılımcıların sorularını cevaplayan Sönmez, geometrik desenlerin başlı başına bir alan olduğunu ve diğer geleneksel sanatları etkilediğini vurguladı.
2024 Güz Programı
Vakıf faaliyetlerinin en gelenekseli olan seminerler, her yıl güz ve bahar dönemlerinde gerçekleşiyor.
DETAYLI BİLGİ