- الصفحة الرئيسية
- المنشورات
- BULLETIN ARCHIVE
- Issue 73 Year: 2010
- Yazılı Basında İdeolojik Söylemler: Eleştirel Bir Söylem Analizi
Yazılı Basında İdeolojik Söylemler: Eleştirel Bir Söylem Analizi
İbrahim Efe
20 Mayıs 2010
Değerlendirme: Abdullah Ayasun
İngiltere, Lancaster Üniversitesi’nde dilbilimi alanında yaptığı doktora çalışmasına devam eden İbrahim Efe, sunumunda “İslâmcılık” ile “laiklik” arasındaki mücadelenin dilbilimsel ve söyleme özgü özelliklerini tartıştı. Tez çalışmasında metodoloji olarak eleştirel söylem analizini kullanan Efe’nin temel sorunsalı, her iki olgu arasındaki ilişkinin mahiyetine ilişkin: İslâmcılık ile laiklik arasında ne türden bir ilişki sözkonusu? Bir çatışma mı yoksa devam eden bir uzlaşma mı?
Efe, metodolojisini açımlamadan önce “İslâmcılık” ve “laiklik” kavramlarına ilişkin bazı tanımlar aktardı. Buna göre İslâmcılık, “politik uygulamaların merkezine İslâm’ı yerleştirmek, her türlü program ve projenin odağına İslâm’ı koymak; hayatın her aşamasında İslâmî oluşum ve geleneklerin gündelik davranış boyutuna yansıması, aksetmesi” anlamında kullanılıyor; laiklik de “bir devlet ideolojisi” olarak tanımlanıyor. Michel Foucault bağlamında laiklik söylemi ise “süreklilik ifade eden, kurumlar arasında işlev gören bir materyal ve dilbilimsel uygulamalar silsilesi”. Bu tanımları aktardıktan sonra Efe, eleştirel söylemin ve eleştirel olmanın ne anlama geldiği üzerinde durdu. Buna göre eleştirellik ve eleştirel söylem, negatif anlamlandırmaların ötesinde düşünsel işleve ve değere sahip. Eleştirel olmak, “olayları ve şeyleri olduğu gibi kabul etmemek” anlamına geliyor. “İndirgemeciliğe karşı koymak; dogmatik ikili karşıtlıklardan uzak kalmak; ‘self-reflective’ olmak; kendi pozisyonunu eleştirmek; bulanık iktidar yapılarını, ideolojileri ve güç ilişkilerini açık hâle getirmek” eleştirel söylem analizinin kapsamını oluşturuyor. Diğer söylem analizlerinden farklı olarak eleştirel söylem analizi, tanımla yetinmeyip alternatif bir çözüm önerisi sunma hedefiyle de dikkat çekiyor.
Efe, çalışmasında üç dönemi ele alıyor:
1. 28 Şubat (1997) süreci.
2. Şubat 2008’de başörtüsü ile ilgili Anayasa’da ve YÖK Kanunu’nda değişiklik öngören teklifin TBMM’ye sunulduğu dönem.
3. İktidardaki AKP’ye kapatma davasının açıldığı 2008’in Mart ayı ve müteakip süreç.
Bu dönemleri incelerken Efe, dört gazeteden yararlanıyor: Cumhuriyet, Hürriyet, Zaman ve Vakit. Bir bilgisayar dilbilimi programı kullanarak bu dört gazetede en fazla yer alan kavram ve terimleri sayısal analize tâbi tutarak sınıflandıran Efe, İslâmcılık ve laiklik gibi kavramların bahsi geçen süreçlerde hangi bağlamlarda kullanıldığını ele alıyor. Efe’nin bu gazeteleri seçme nedeni ise, Hürriyet ile Zaman’ın tirajlarının yaklaşık aynı olması, Cumhuriyet ile Vakit’in farklı (karşıt) ideolojik uçlarda yer alan dar ve marjinal çevrelerin temsilcileri olmaları ve aynı zamanda düşük tirajları.
“Derlem analizi” olarak da tanımlanan metodun (programın) kolaylıklar sağlamakla birlikte işin önemli kısmının yine analizciye düştüğüne dikkati çeken Efe, havuzda toplanan kavramların salt matematiksel kompozisyonunun pek bir anlam ifade etmediğini vurguladı. Buna göre, Cumhuriyet gazetesinde “ılımlı İslâm” teriminin sıklıkla yer alması tek başına bir anlam ifade etmiyor; analizcinin bizzat metne giderek terimin hangi çerçevede kullanıldığını ortaya koyması gerekiyor ki bahsi geçen kavram genel olarak bu gazetede olumsuz bir kip içinde kullanılmış.
Bu noktada nicel ve nitel araştırmanın tutarlı bir biçimde birlikte kullanılmasının önemi ortaya çıkıyor. Efe de zaten sunumunun ilerleyen bölümünde amacının, tez çalışmasında nicel ve nitel boyutu eleştirel söylem analizi çerçevesinde birleştirmek olduğuna vurgu yaptı. Sunum, metodolojiye ilişkin eleştirel soruların yöneltildiği soru-cevap faslıyla sona erdi.
SEMINARS
As the most traditonal activity of BISAV, the courses take place in every fall and spring of a year.
MORE INFO