Amerikan Genç Girişimciliği: Türkiye İçin Bir Perspektif (American Youth Entrepreneurship: A Perspective for Turkey)

Saeb Ahsan

10 Haziran 2011
Değerlendirme:
Said Salih Kaymakçı

Üniversite yıllarından itibaren ABD’de girişimcilik alanında çalışmalarıyla dikkat çeken ve 2010-2011 akademik yılında Fulbright araştırmacısı olarak Koç Üniversitesi’ne gelerek “Türkiye’de girişimcilik ve sosyal sorumluluk” konusunda çalışan Saeb Ahsan, Küresel Araştırmalar Merkezi’nin “Özel Etkinlik” programında “Amerikan Genç Girişimciliği: Türkiye İçin Bir Perspektif”başlıklı bir sunum gerçekleştirdi.

Sunumuna, girişimciliğin sözlüklerde “bireyin iktisadî fırsatlar yaratmak için bir organizasyon bağlamında risk alması” şeklinde tanımlandığına değinerek başlayan Ahsan, kendisine göre bu kavramın bir işi gerçekleştirmekten çok “dinamik bir süreç, yeni fikirler, yaratıcılık ve bir vizyon sahibi olmak” anlamlarına geldiğini belirtti. Ahsan, girişimciliğin Amerikan kültürünün bir parçası olarak görüldüğüne işaret ederek bu durumun temel Amerikan değerleri olan özgürlükve bireycilikile doğrudan ilişkili olduğuna vurgu yaptı. Ahsan’a göre, girişimcilik, herkes için eşit fırsatlar yaratarak yukarı yönlü hareketi mümkün kılan Amerikan rüyasıyla da bağlantılı ve azınlıkların girişimcilik oranı, çoğunluğu oluşturan beyaz Amerikalılardan daha fazla. Newsweekdergisinin yaptığı bir araştırmaya göre Amerika’nın dünyada zengin olmak için en iyi yer olarak gösterilmesi de bu durumu doğrular nitelikte. Amerikalılar büyüme için bir fırsat yarattığından girişimciliğe önem veriyorlar.

Ahsan, Amerika’da fikrî mülkiyet haklarının güçlü bir koruma altında olduğuna vurgu yaparak bunun araştırma ve geliştirmeyi teşvik ettiğine ve Amerikan girişimciliğine yenilikçi bir hüviyet kazandırdığına dikkat çekti; Ar-Ge faaliyetlerinin Amerikan gayrisafi yurtiçi hasılasının (GSYH) %3’ünü teşkil ettiğini belirtti. Ahsan’a göre, Türkiye’deki girişimcilik yenilikçi olmaktan çok verimlilik merkezli bir yapıya sahip; fikrî mülkiyet hakları ise güçlü bir korumaya sahip değil. Ar-Ge faaliyetlerine ayrılan pay da GSYH’nin %1’ine tekabül ediyor. İş dünyasında büyük şirketlerin geçmişten gelen egemenliği söz konusu ve bu durum ancak son yıllarda küçük ve orta ölçekli işletmelerin daha fazla iş yapmasıyla biraz olsun değişmeye başladı. Amerika’da da geçmişte benzer bir durum söz konusuydu; 1980’de yeniliğin (innovation) %64’ü büyük şirketler tarafından yapılırken son on yılda bu durum değişti ve büyük şirketlerin yenilik yapmadaki payı %16’ya kadar düştü.

Genç Amerikalıların “girişimciler kuşağı” olarak görüldüğünü söyleyen Ahsan, bu kuşağın Sanayi Devrimi’nden beri en girişimci kuşak olduğuna vurgu yaptı. Buna göre bugün 34 yaş altı 5,6 milyon Amerikalı kendi işine sahip. Öte yandan girişimcilikte yaşanan bu canlığa rağmen yeni girişimlerin %40’ının başarısızlığa uğradığına dikkat çekmekte fayda var.

Ahsan’ın değindiği bir diğer konu da üniversite-girişimcilik ilişkisi… Buna göre girişimcilik son yirmi yılda akademik bir disiplin olarak hızla büyüdü ve bugün Amerikan üniversitelerinde girişimcilik üzerine verilen toplam 5.000 ders bulunuyor. Ayrıca üniversiteler genç girişimcilerin araştırma-geliştirme yapabilecekleri, biraraya gelip fikir alışverişinde bulunabilecekleri ve parlak fikirlerini girişimcilik yarışmalarında sermayedarlarla paylaşabilecekleri bir platform niteliği kazandı. Yine de üniversite eğitiminin girişimciliğe katkısı tartışmalı. Zira gençlerin üniversitede toplumda üretken bireyler olarak yer alacakları bilgileri öğrenmediklerini ve sadece zaman kaybettiklerini düşünen pek çok kimse var. Üniversite diplomasının değeri giderek düşerken, bazı insanlar üniversiteye gitmeden hayata atılarak daha verimli bireyler olabiliyorlar... Kanaatimizce Ahsan’ın dikkat çektiği bu nokta, üniversite sayısında bir patlama yaşanan günümüz Türkiyesi için üzerinde düşünülmesi gereken önemli bir husus olarak karşımızda duruyor.

Genç girişimciliği destekleyen bir diğer kurum da Amerika sathına yayılmış girişimcilik odaklı vakıflar. Bu vakıflar, hem parlak fikirli genç girişimcilere sermaye sağlıyor, hem de seminerler ve konferanslar vasıtasıyla girişimcilik eğitimi veriyor. Genç girişimcileri biraraya getirerek fikir alışverişinde bulunmalarına katkı sağlıyor.

Sunumunda Türkiye’deki genç girişimciliğine dair gözlemlerine de yer veren Ahsan, girişimci genç Türklerin daha çok aile işletmeleri geleneğinden geldiklerine, yeni limanlara yelken açmak yerine mevcut aile işletmesini temel alarak yeni yatırımlar yaptıklarına dikkat çekti.

Ahsan son olarak Amerika’da yaşanan ekonomik krizin genç girişimciler için büyük bir fırsat olduğuna vurgu yaptı. Zira kriz zamanlarında bir taraftan büyük şirketler küçük sektörlerden çekilirken, öte taraftan tüketicilerin büyük markalara bağlılıkları azalıyor. Bu durum küçük işletmeler kurarak yola çıkan genç girişimcilerin önünü açıyor.

 

EDİTÖRDEN

SEMİNERLER

Vakıf faaliyetlerinin en gelenekseli olan seminerler, her yıl güz ve bahar dönemlerinde gerçekleşiyor.

DETAYLI BİLGİ


BİZİ TAKİP EDİN

Vakfımızın düzenlediği programlardan (seminer, sempozyum, panel, vs.) haberdar olmak için e-posta adresinizi bırakabilirsiniz.