- HOME PAGE
- RESEARCH CENTERS
- KAM
- Targeted Sanctions in the Twenty-First Century: Challenges and Opportunities
KAM ROUNDTABLE MEETINGS
Targeted Sanctions in the Twenty-First Century: Challenges and Opportunities
Francesco Giumelli
11 Nisan 2012 Çarşamba 18:30 Salon: ŞAKİR KOCABAŞ SALONU
KAM “Kitap-Makale Sunumları” programında, uluslararası yaptırımlar üzerine yazılmış doktora tezlerinden biri olan ve geçtiğimiz sene kitaplaşan Coercing, Constraining and Signalling: Explaining UN and EU Sanctions After the Cold War (ECPR Press, 2011) isimli çalışmasıyla uluslararası ilişkiler literatürüne önemli bir katkıda bulunan Prag Metropolitan Üniversitesi öğretim üyesi Francesco Giumelli’yi dinleyeceğiz. Diplomatik, ekonomik ve askerî yaptırımların -etkinliği sorgulansa da- önemli bir baskı aracı olarak uluslararası alanda kullanımının giderek yaygınlaştığı, son zamanlarda özellikle “
Arap Baharı” sürecinde ve İran’ın nükleer çalışmaları vesilesiyle sıkça gündeme gelen uluslararası yaptırımlar konusunu “Targeted Sanctions in the 21st Century: Challenges and Opportunities” başlıklı toplantıda enine boyuna tartışacağız. Toplantı 11 Nisan 2012 Çarşamba günü saat 18:30’da Şakir Kocabaş salonunda gerçekleştirilecektir.Francesco Giumelli İtalya’daki Avrupa Üniversitesi Enstitüsü’nde Jean Monnet kürsüsü öğretim üyesi ve Prag Metropolitan Üniversitesi Uluslararası İlişkiler ve Avrupa Çalışmaları’nda yardımcı doçenttir. BM ve AB yaptırımları konusunda yazdığı doktora tezi ile Floransa Üniversitesi Siyaset Bilimi’nden mezun oldu. Aynı tez 2009 yılında Jean Blondel doktora ödüllerinde final listesine girmeyi başardı. Yaptırımlarla ilgili çeşitli yayınlarının yanı sıra BM Yaptırımlar Konsorsiyumu ile ortak çalışmaları olan Giumelli, 2008 yılında Avrupa Güvenlik ve Dış Politika Çalışmaları kapsamında Compagnia di San Paolo tarafından burs ile ödüllendirildi ve Notre Dame Üniversitesi Kroc Uluslararası Barış Çalışmaları Enstitüsü’nde misafir araştırmacı olarak bulundu.
Kitap ile ilgili ayrıntılı bilgiye aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz:
http://www.ecprnet.eu/ecprpress/book_details.asp?bookTitleID=45
* Sunum dili İngilizcedir.
** Toplantı, konuya ilgi duyan herkese açık olup Bilim ve Sanat Vakfı’nın Şakir Kocabaş salonunda gerçekleştirilecektir.
***
Francesco Giumelli: “Bir müdahale yöntemi olarak yaptırımlar diplomasi, ekonomik teşvik ve kuvvet kullanımıyla beraber fayda üretebilir”
Değerlendirme: Kadir Temiz
Nisan ayında gerçekleştirdiğimiz “Kitap-Makale Sunumları”nda Prag Metropolitan Üniversitesi Öğretim Üyesi Yard. Doç. Francesco Giumelli, Soğuk Savaş sonrası dönemden günümüze hedefli yaptırımların teorik ve pratik boyutlarını tartıştı. Giumelli’nin Coercing, Constraining and Signalling: Explaining UN and EU Sanctions after the Cold War (ECPR Press, 2011) başlıklı kitabında ele aldığı konuyu daha çok pratik örneklerle açıklamaya çalıştığı sunumunun ana teması, 1990’lı yıllardan sonra yaptırımlardaki hedefin daha net ve belirli hale getirilerek etkisinin artırılmış olmasıydı.
“1990’lardan sonra yaptırımların hedefi daha net hale getirilerek etkisi arttırıldı”
Sunumuna yaptırımlar konusunun neden önemli olduğuna dair örneklerle başlayan Giumelli, son yıllarda İran, Libya, Kuzey Kore gibi ülkeler üzerinden yaptırımların uluslararası siyasetin gündemine geldiğini belirtti. Buna rağmen yaptırımların amaçları, hedefleri ve etkilerine dair önemli bir bilgi eksikliğinin olduğuna dikkat çeken Giumelli, kendi çalışmasının tam da böyle bir bilgi eksikliğini giderme amacı taşıdığını vurguladı. Giumelli’ye göre yaptırımlar uluslararası hukuk ve siyaset ile ilgili bir konu olduğu için uluslararası sistemin değişen yapısı ile beraber yaptırımların tanımı, uygulanması ve etkisi de değişikliğe uğruyor. Bundan yirmi yıl önce yaptırımlar konusunu ele alırken daha fazla kuvvet kullanımı ve Soğuk Savaş’ın getirdiği siyasi kutuplaşmanın ideolojik etkilerini de konuşmaktaydık. Ancak bugün yirmi yıl öncesinden daha farklı ve karmaşık olayların etkilediği bir uluslararası sistem var. Uluslararası krizler de böylesi bir ortamda şekilleniyor. Krizlerin niteliği değiştikçe uygulanan yaptırımların boyutu, niteliği ve formu da değişiyor.
“Hasmın davranışını değiştirmeye dönük en az maliyetli yöntem yaptırımlardır”
Yaptırımların özellikle verimliliği ve faydası sıkça tartışma konusu oluyor, eleştiriliyor. Giumelli eleştirileri makul karşılıyor; ancak yaptırımların yerine uygulanabilecek başka herhangi bir yöntemin, özellikle de kuvvet kullanımının, hem daha maliyetli hem de insani açıdan daha problemli olacağı kanısında. Bu nedenle yaptırımları destekliyor; ancak amacı ve hedefleri net yaptırımların geliştirilmesi gerektiğini savunuyor.
Bu genel girişin ardından yaptırımların sebep ve sonuçlarını örneklerle açıklamaya başlayan Giumelli’ye göre her siyasi ve iktisadi davranış gibi yaptırımların da belirli amaçları bulunuyor. Mesela demokrasinin teşviki, kriz yönetimi, terörizmle savaş veya nükleer silahlanmanın önlenmesi amacıyla yaptırımlar yürürlüğe konabilir. Yaptırımların bir özelliği esnekliğidir; ulaşılmak istenen hedefe uygun olarak farklı zaman ve mekânda farklı yöntem ve araçlarla uygulanabilir. Karşı taraftaki aktörün davranışını değiştirmeye dönük en az maliyetli yöntem de yine yaptırımlardır. Örneğin ABD’nin Irak’ta kuvvet kullanması ile daha önce bu ülkeye uygulanan ambargoların maliyeti kıyaslandığında yaptırımların kuvvet kullanımına göre çok daha az maliyetli bir yöntem olduğu görülür.
“Sivillere zarar veren kapsamlı yaptırımlar yerine artık sorunlu tarafı cezalandırmaya dönük hedefi belirli yaptırımlar tercih ediliyor”
1990’lı yıllarda yaptırımlar konusunda bir zihniyet dönüşümü yaşandığını belirten Giumelli’ye göre bunun en önemli göstergesi kapsamlı yaptırımlardır (Irak, Haiti, Yugoslavya ve Ruanda’ya yönelik BM yaptırımları gibi). Kapsamlı yaptırımlara getirilen en önemli eleştirilerden biri, hedef alınan aktörden ziyade sivil halka büyük zarar vermesidir; tıpkı Irak ve Ruanda’ya yönelik gıda yaptırımlarında olduğu gibi. Giumelli’nin tanımladığı hedefi belirli yaptırımlar da işte bunun fark edilmesinden sonra gündeme geldi; yaptırımların türleri ve uygulama ağırlığı çeşitlenirken sorunlu tarafı cezalandırmaya yönelik yaptırımlara ağırlık verildi. Yaptırımların ancak devletlere uygulanabileceği varsayımından hareket eden bütüncül bakış açısı yerine bireysel sorumluluklara odaklanan yeni bir bakış açısı ortaya çıktı. Artık devlet dışı aktörlere de yaptırımlar uygulanıyor. Ancak burada da birtakım sorunlar söz konusu. Örneğin bireysel yaptırımlarda da otoriteyi elinde bulunduran grup, yaptırımla ortaya çıkan faturayı sivil halka ya da farklı gruplara yayarak maliyeti düşürme stratejisi uyguluyor.
Giumelli’ye göre uygulama ve sonuçlardaki bu farklılıkların veya istenmeyen durumların önlenmesi için yaptırımları belirli bir analitik çerçeveye oturtmak gerekir. Bunların başında da mevcut yaptırımları çeşitlendirmek ve içeriklerini daha yoğun bir şekilde doldurmak geliyor. Giumelli, farklı yaptırım formlarından özellikle günümüzde sıkılıkla başvurulan dört tanesi -silah ambargosu, ekonomik boykot, finansal sınırlamalar ve seyahat yasağı- üzerinde durdu ve bunları Suriye, İran, Zimbabve gibi örnekler üzerinden açıkladı.
BM ve AB’nin uygulamalarından örnekler veren Giumelli, yaptırımların gelecekte bazı fırsatlar ve meydan okumalarla yüzleşeceğini dile getirdi. Bu anlamda Giumelli’ye göre yaptırımların daha da esnekleşmesi, farklı kriz durumlarına uygulanabilir olması, daha az maliyetli olması ve özellikle değişen formları ile daha da etkili hale gelmesi önemli fırsatlar arasında sıralanabilir. Diğer yandan uygulama alanındaki sorunlar, devletlerin kapasiteleri, yasal engeller ve mahkemelerde açılan davalar, bazılarının çok hafif etkide bulunması gibi çeşitli meydan okumalar yaptırımların önündeki en büyük engeller olarak sayılabilir.
Sonuç olarak, yaptırımların başarılı sayılmasının kriterleri 1990’larla birlikte değişime uğradı. Eskiden bir yaptırımın başarılı sayılması için aktörün davranışlarının değişmesi veya hedeflenen siyasi amacın gerçekleşmesi gerekli görülüyordu. Ancak bugün yaptırımların hedefi net ve belirli alanlara odaklı olması ve kademeli bir değişimin yaşanması başarı sayılıyor. Bu sebeple baskı ve zorlama (coercing) ile bir davranış değişimi arzulanırken aynı zamanda sınırlama (constraining) yöntemi ile belirli davranışların önüne geçilebilir. Yaptırımların üçüncü yöntemi olarak da hedefe mesaj göndermek (signalling) bir bakıma ulaşılmak istenen amaca bir adım daha yaklaşılmasını sağlayabilir. Bu üçlü yaptırım mantığının bugün uygulanan yaptırımlarda da görülebileceğini iddia eden Giumelli, yaptırımların her halükârda bir müdahale yöntemi olarak diplomasi, ekonomik teşvik ve kuvvet kullanımından farklı ama onlarla beraber karşılıklı bir fayda üretebileceğini vurguladı.
Bilim ve Sanat Vakfı (Foundation for Sciences and Arts)
Küresel Araştırmalar Merkezi (Centre for Global Studies)
Adres:Vefa Cad., No: 41, 34134, Vefa/İstanbul
Tel: +90 212 528 22 22 / 801-802
Faks: +90 212 513 32 20
E-Posta: [email protected]
SEMINARS
As the most traditonal activity of BISAV, the courses take place in every fall and spring of a year.
MORE INFO