Üni­ver­si­te ve Bi­lim

İshak Arslan

3 Tem­muz 2008            
De­ğer­len­dir­me: Eyüp Süz­gün
 
Bi­lim ve Sa­nat Vak­fı’nın dü­zen­le­di­ği Üni­ver­si­te ko­nu­lu bu yıl­ki Yaz se­mi­ner­le­ri­nin ko­nu­ğu olan İs­hak Ars­lan, bir ku­rum ola­rak üni­ver­si­te­nin do­ğu­şu­nu ve ge­li­şim sü­re­ci­nin bi­lim ta­ri­hin­de­ki iz dü­şüm­le­ri­ni özet­le­di­ği ge­niş kap­sam­lı bir ko­nuş­ma ger­çek­leş­tir­di.
M.S. 8. yüz­yıl­da Ba­tı Av­ru­pa’da sa­yı­la­rı git­tik­çe ar­tan ki­li­se­le­rin et­ra­fın­da, o dö­nem iti­ba­riy­le he­nüz okul de­ne­me­ye­cek, kü­çük eği­tim ku­rum­la­rı olan Ki­li­se okul­la­rı­nın or­ta­ya çık­tı­ğı­nı ifa­de eden Ars­lan, bun­la­rın ar­dın­dan 9. ve 10. yüz­yıl­lar­da açı­lan Ma­nas­tır ve Ka­ted­ral okul­la­rı­nın üni­ver­si­te­le­rin Ba­tı’da­ki ilk nü­ve­le­ri­ni oluş­tur­du­ğu­nu be­lirt­ti. Üni­ver­si­te­le­rin ta­ri­hi iti­ba­riy­le önem­li ge­liş­me­ler­den bir di­ğe­ri de 10. yüz­yı­lın son­la­rın­da Sylves­tre (Ger­bert adıy­la da bi­li­nir) ad­lı bir dü­şü­nü­rün Pa­pa­lı­ğa ge­ti­ril­me­si ol­muş­tur. Sylves­tre’in İs­pan­ya’da ya­şa­dı­ğı dö­nem­de İs­lâm dün­ya­sıy­la iliş­ki kur­du­ğu ve Kur­tu­ba’da eği­tim gö­re­rek Arap­ça ve İs­lâm bi­lim­le­ri­ni öğ­ren­di­ği ri­va­yet edil­miş­tir. Ay­rı­ca, Pa­pa­lı­ğa se­çil­me­si­nin ar­dın­dan ki­li­se okul­la­rı­nın eği­tim müf­re­da­tın­da da önem­li de­ği­şik­lik­ler yap­mış­tır. Me­se­la As­tro­no­mi, Ma­te­ma­tik ve Man­tık gi­bi ders­ler ilk kez bu dö­nem­de oku­tul­ma­ya baş­lan­mış­tır.
Dö­ne­min önem­li bir baş­ka ge­liş­me­si de, Pa­ris’e ya­kın olan Char­ters ken­tin­de Sylves­tre’in bir öğ­ren­ci­si ta­ra­fın­dan Char­ters Oku­lu’nun açıl­ma­sı­dır. Ma­te­ma­tik, As­tro­no­mi ve Man­tık gi­bi ders­ler ilk kez bu okul­da oku­tul­ma­ya baş­lan­mış ve yak­la­şık iki yüz­yıl son­ra İbn Si­na’nın ter­cü­me­le­ri baş­ta ol­mak üze­re, kla­sik fel­se­fe me­tin­le­ri ter­cü­me edi­le­rek oku­tul­muş­tur. Bir sü­re son­ra oku­lun ba­zı ho­ca­la­rı Pa­ris’e ge­le­rek, bu­ra­da Pa­ris Üni­ver­si­te­si’nin çe­kir­de­ği­ni oluş­tu­ran bir eği­tim-öğ­re­tim sis­te­mi kur­muş­lar­dır. Pa­ris’in dı­şın­da da bu mo­del uy­gu­lan­mış ve bir­çok yer­de üni­ver­si­te­ler ku­rul­ma­ya baş­lan­mış­tır (Na­po­li, Pa­du­a, Se­vil­la, To­le­do, Ox­ford, Cam­brid­ge Üni­ver­si­te­si vb).
İs­lâm dün­ya­sın­da üni­ver­si­te­le­rin ta­ri­hi­ne de kı­sa­ca de­ği­nen Ars­lan, Ba­tı Av­ru­pa’da üni­ver­si­te­le­rin ki­li­se okul­la­rın­dan ha­re­ket­le ku­rul­ma­sı­na ben­zer şe­kil­de, İs­lâm dün­ya­sın­da üni­ver­si­te­le­rin ca­mi­ler­den doğ­du­ğu­nu be­lirt­ti. Fa­kat İs­lâm dün­ya­sın­da din­dı­şı bi­lim ve araş­tır­ma­lar da­ha er­ken dö­nem­de ca­mi­ler­den ay­rıl­mış­tır. Bu çer­çe­ve­de ku­ru­lan ilk ku­rum Ha­li­fe Me­mun za­ma­nın­da ku­ru­lan Bey­tû’l-Hik­me (M.S. 832) iken, sis­tem­li ilk üni­ver­si­te ise Al­pars­lan ve Me­lik­şah’ın ve­zir­li­ği­ni ya­pan Ni­za­mül­mülk ta­ra­fın­dan 1065 ta­ri­hin­de Bağ­dat’ta ku­ru­lan Ni­za­mi­ye Med­re­se­si’dir. Bu med­re­se teş­ki­la­tı ve müf­re­da­tı kı­sa sü­re için­de Ni­şa­bur, He­rat, İs­fe­han, Bas­ra, Merv ve Amul gi­bi bü­yük yer­le­şim mer­kez­le­rin­de de uy­gu­lan­mış­tır.
Üni­ver­si­te­le­rin sü­reç içe­ri­sin­de ki­li­se­den gi­de­rek ba­ğım­sız­laş­ma­sı ve nis­pe­ten öz­gür eği­tim-öğ­re­tim müf­re­da­tı­na ka­vuş­ma­sıy­la, Hı­ris­ti­yan te­olo­ji­sin­den ba­ğım­sız bi­lim ve araş­tır­ma yap­ma­nın önü de açıl­mış­tır. Fa­kat ki­li­se gi­bi eği­tim açı­sın­dan ka­tı bir ku­rum­dan ay­rı­lan üni­ver­si­te­ler, ken­di iç­le­rin­de­ki to­ta­li­ter/oto­ri­ter ya­pı­dan bir tür­lü ay­rı­la­ma­ya­rak, za­man­la ken­di sko­las­ti­sizm­le­ri­ni kur­muş­lar­dır. Bu ne­den­le 15. yüz­yı­la ge­lin­di­ğin­de üni­ver­si­te­ler ar­tık bi­lim ve araş­tır­ma­nın oda­ğı ol­mak­tan çok, mev­cut bil­gi­le­rin mu­ha­fa­za edi­le­rek ye­ni ne­sil­le­re ak­ta­rıl­dı­ğı sı­kı-ka­tı ya­pı­la­ra dö­nüş­müş­ler­di.
Ko­nuş­ma­sı­nın de­va­mın­da “Üni­ver­si­te­ler bu ka­dar ka­tı ya­pı­lar ol­du­ğu hal­de, na­sıl ol­du da 16. ve 17. yüz­yıl­lar­da adı­na bu­gün ‘Bi­lim Dev­ri­mi’ de­di­ği­miz ha­di­se ger­çek­leş­ti?” so­ru­su­na da ce­vap ara­yan Ars­lan, zan­ne­dil­di­ği­nin ak­si­ne, bu ge­liş­me­le­rin üni­ver­si­te­ler­de de­ğil, on­la­rın dı­şın­da ku­rul­muş olan si­vil ku­rum­lar­da ve özel­lik­le bün­ye­sin­de tüc­car­la­rın, sa­nat­çı­la­rın, ede­bi­yat­çı­la­rın, bi­lim ada­mı ve fi­lo­zof­la­rın bu­lun­du­ğu “Bi­lim Aka­de­mi­le­ri”nde mey­da­na gel­di­ği­ni ifa­de et­ti. Ör­ne­ğin Ro­ma’da Ac­ca­de­mi­a del Lin­ce­i (1603-1630), Flo­ran­sa’da Ac­ca­de­mi­a del Ci­men­to (1657-1667) Lon­dra’da Ro­yal So­ci­ety (1662), Pa­ris’te Aca­de­mi­e des Sci­en­ces (1666) bu aka­de­mi­ler ara­sın­da zik­re­di­le­bi­lir.
Pe­ki, bu­gün ‘bi­lim’ de­di­ği­miz şey, eğer üni­ver­si­te­ler­de or­ta­ya çık­ma­mış­sa, o hal­de bi­lim ve üni­ver­si­te ara­sın­da ne gi­bi bir iliş­ki ola­bi­lir? Bu so­ru­nun, “Üni­ver­si­te­nin te­mel mis­yo­nu ne­dir ve­ya üni­ver­si­te­ye ne gi­bi mis­yon­lar yük­le­me­li­yiz?” gi­bi so­ru­lar­la ya­kın bir iliş­ki için­de ol­du­ğu­nu be­lir­ten Ars­lan, üni­ver­si­te­le­rin bu ye­ni mis­yo­nu­nu şöy­le özet­le­di: “Ça­ğın sa­hip ol­du­ğu can­lı fi­kir­ler sis­te­mi­nin eği­ti­mi­ni yap­mak ve ye­ni­den üret­mek.” Ör­ne­ğin, Or­ta­çağ­da üni­ver­si­te araş­tır­ma yap­mak ye­ri­ne tan­rı, in­san ve do­ğa hak­kın­da sa­bit ha­ki­kat­ler ola­rak ka­bul et­ti­ği din-bi­lim, fel­se­fe ve sa­nat­la­rı öğ­ret­mek­le sı­nır­lıy­dı. Do­la­yı­sıy­la bu öğ­re­tim an­la­yı­şın­da “ça­ğın fi­kir­le­ri” di­ye bir şey­den söz et­mek müm­kün de­ğil­di.
Ars­lan, da­ha teo­rik olan ba­zı tar­tış­ma­la­ra ayır­dı­ğı ko­nuş­ma­sı­nın de­va­mın­da ise bi­lim­le iliş­ki­si açı­sın­dan üni­ver­si­te­nin “ca­ri kül­tü­rün ak­ta­rı­mı”, “mes­lek eği­ti­mi­nin sağ­lan­ma­sı” ve “bi­lim­sel araş­tır­ma ve ye­ni bi­lim adam­la­rı­nın ye­tiş­ti­ril­me­si” şek­lin­de üç te­mel iş­le­vi­nin ol­du­ğu­nu be­lirt­ti. Bu açı­dan ba­kıl­dı­ğın­da üni­ver­si­te­nin esas gö­re­vi, stan­dart öğ­ren­ci­yi ça­ğın kül­tür dü­ze­yi­ne ulaş­tır­mak­tır. Di­ğer bir de­yiş­le üni­ver­si­te, ev­re­nin fi­zik­sel tas­vi­ri (fi­zik ve koz­mo­lo­ji), or­ga­nik ya­şa­mın te­mel ko­nu­la­rı (do­ğa­bi­lim), in­san so­yu­nun ge­çir­di­ği ta­rih­sel sü­reç (ge­nel ta­rih), top­lum­sal ya­şa­mın ya­pı­sı/di­na­mik­le­ri/iş­le­yi­şi (top­lum­bi­lim) gi­bi çağ­daş bi­lim şe­ma­sı­nı oluş­tu­ran fi­kir­le­rin öğ­re­til­me­sin­den so­rum­lu­dur. Do­la­yı­sıy­la, ala­nı ne olur­sa ol­sun, bir üni­ver­si­te öğ­ren­ci­si bu te­mel bi­lim­ler­de in­san­lık kül­tü­rü­nün ulaş­tı­ğı son ve gün­cel şe­ma­yı bil­me­li­dir.
‘Bi­lim’in ta­nı­mın­da bir ka­fa ka­rı­şık­lı­ğı­nın bu­lun­du­ğu­nu da vur­gu­la­yan Ars­lan, bi­lim ve üni­ver­si­te iliş­ki­si tar­tış­ma­sın­da esas alı­nan bi­lim ta­nı­mı­na gö­re bir­bi­rin­den fark­lı çok sa­yı­da so­nu­ca ula­şıl­dı­ğı­nı ifa­de et­ti. Bu tar­tış­ma bağ­la­mın­da bi­lim kav­ra­mıy­la, teo­rik dü­şün­ce üre­ti­mi­ni kas­tet­ti­ği­nin al­tı­nı çi­zen Ars­lan, bu an­lam­da bi­li­min tek­no­lo­ji­den, mes­lek eği­ti­min­den ve kül­tür­den ay­rıl­ma­sı ge­rek­ti­ği­ni be­lirt­ti. Söz ko­nu­su ka­fa ka­rı­şık­lı­ğı­nın gi­de­ril­me­si için de şu dört te­mel ay­rı­mı öner­di:
a. Bi­lim ile tek­no­lo­ji ay­rı­mı: Tek­no­lo­ji, bi­li­min ken­di­si de­ğil­dir. Oy­sa bu­gün üni­ver­si­te­de ol­du­ğu söy­le­nen bi­lim ge­nel­lik­le tek­no­lo­ji odak­lı­dır.
b. Bi­lim ile mes­lek eği­ti­mi ay­rı­mı: Bir bi­lim da­lı­nın içe­ri­ği­ni öğ­ret­mek ve açık­la­mak bi­lim de­ğil­dir. Bi­lim can­lı teo­rik dü­şün­ce ala­nı­dır. Bu yüz­den, bi­li­min ken­di­si eği­tim-öğ­re­ti­min­den ve uy­gu­lan­ma­sın­dan ayırt edil­me­li­dir.
c. Bi­lim ile kül­tür ay­rı­mı: Kül­tür, gü­nü­müz­de ca­ri olan, ev­re­ne in­sa­na ve top­lu­ma iliş­kin ka­na­at­le­ri­mi­zin top­la­mı­dır. Bi­lim ise be­lir­li bir ger­çek­lik par­ça­sı­na ait özel bir top­lu­lu­ğun (ör­ne­ğin be­lir­li bir bi­lim top­lu­lu­ğu­nun) sa­hip ol­du­ğu bel­li kav­ra­yış­la­ra te­ka­bül eder. 
d. Bi­lim ile bi­lim­ci­lik ay­rı­mı: Bu­gü­nün üni­ver­si­te­le­rin­de ne­re­dey­se ta­bu­laş­tı­rı­lan bi­lim ta­bi­ri teo­rik dü­şün­ce an­la­mın­da­ki bi­lim de­ğil, da­ha çok bi­lim­ci­lik­tir.
Asıl ve ger­çek an­la­mıy­la üni­ver­si­te­de ol­ma­sı ge­re­ken bi­lim, bel­li bir yön­te­me gö­re ya­pı­lan, he­sa­bı ve­ri­le­bi­lir ve de­net­le­ne­bi­lir “teo­rik dü­şün­ce üre­ti­mi” ol­ma­lı­dır. Ay­rı­ca top­lum­dan, pi­ya­sa­dan (eko­no­mi­den) ve si­ya­set­ten tü­müy­le ya­lı­tıl­mış pür bi­li­min ya­şa­tıl­dı­ğı bir üni­ver­si­te de müm­kün de­ğil­dir. Müm­kün ve an­lam­lı olan, ge­niş bir bağ­lam içe­ri­sin­de pi­ya­sa­nın, ku­rum­sal ola­rak üni­ver­si­te­nin ve bi­li­min yan ya­na ve bir­lik­te var ola­bi­le­cek­le­ri den­ge­li bir sa­ca­ya­ğı oluş­tur­mak­tır.
Ars­lan, Tür­ki­ye’de cı­lız da ol­sa bi­lim­sel fa­ali­yet­le­rin kar­şı­lı­ğı­nı bu­la­ma­ma­sı­nın, esas alı­nan or­tak bir kav­ram­sal/fel­se­fî/bi­lim­sel şe­ma­nın ol­ma­yı­şın­dan kay­nak­lan­dı­ğı­nı vefark­lı bir üni­ver­si­te id­di­ası­nın ay­nı za­man­da sa­hih bir bi­lim ta­nı­mı, ye­ni bir bi­lim tas­ni­fi ve ger­çek­li­ği tas­vir et­me­mi­ze ya­ra­ya­cak ye­ni bir şe­ma­nın te­sis edil­me­si te­şeb­bü­sü ol­ma­sı ge­rek­ti­ği­ni ifa­de ede­rek ko­nuş­ma­sı­nı son­lan­dır­dı.

EDİTÖRDEN

2024 Güz Programı

Vakıf faaliyetlerinin en gelenekseli olan seminerler, her yıl güz ve bahar dönemlerinde gerçekleşiyor.

DETAYLI BİLGİ


BİZİ TAKİP EDİN

Vakfımızın düzenlediği programlardan (seminer, sempozyum, panel, vs.) haberdar olmak için e-posta adresinizi bırakabilirsiniz.