- ANA SAYFA
- YAYINLAR
- BÜLTEN ARŞİV
- SAYI 68 YIL: 2008
- Görünmeyen Umman: 70. Ölüm Yıldönümünde Ahmet Avni Konuk
Görünmeyen Umman: 70. Ölüm Yıldönümünde Ahmet Avni Konuk
15 Kasım 2008
Oturum Başkanı: Reşat Öngören
Savaş Ş. Barkçin: “Ahmed Avni Bey:
Görünmeyen Umman”
Görünmeyen Umman”
Mustafa Tahralı: “Ahmet Avni Bey’in
Füsûsu’l-Hikem Şerhi”
Füsûsu’l-Hikem Şerhi”
Safi Arpaguş: “Ahmet Avni Bey’in
Mesnevî-i Şerif Şerhi”
Mesnevî-i Şerif Şerhi”
Savaş Ş. Barkçin: “Konuk ve Musiki:
Raks ve Terennüm”
Raks ve Terennüm”
Değerlendirme: Zülfikar Kürüm
Cumhuriyet’in kuruluşunun peşi sıra yapılan devrimler neticesinde bu topraklarda yaşayan, bu topraklara hayat veren birçok ilim, irfan ve sanat erbabı çeşitli akıbetlere uğradı. Akıbetlerin hemen hepsi hüzünlüydü ve bu değerli insanların birçoğu vermek istedikleri eserleri veremeden göçüp gitmişlerdi. Çeşitli yasakların hüküm sürdüğü o günlerde, PTT Müdür Yardımcılığı yapan ve fakat aslında bir umman, görünmeyen umman olduğu günümüzde daha yeni yeni anlaşılan Ahmet Avni Bey, gizlice eserlerini yazan, bu eserlerinin yayımlanamayacağını kendisine söyleyenlere “Ben sadece yazmakla vazifeliyim” diye mukabele edecek kadar tevekkül sahibi büyük bir âlim olarak arz-ı endam eder. Âlim kişiliğinin yanı sıra, Ahmet Avni Bey’in aynı zamanda pek kalender bir mutasavvıf, büyük bir mûsıkişinas, mûsıki nazariyatçısı ve çok güçlü bir şair olması, kendisini yâd etmeyi elzem kılıyor.
Türkiye Araştırmaları Merkezi marifetiyle Kasım ayında Ahmet Avni Bey’i “Görünmeyen Umman: 70. Ölüm Yıldönümünde Ahmet Avni Konuk” başlıklı bir anma toplantısıyla yâd ettik. Reşat Öngören’in oturum başkanlığını yaptığı, Savaş Ş. Barkçin, Mustafa Tahralı ve Safi Arpaguş’un panelist olarak katıldıkları bir panel ile, Savaş Ş. Barkçin’in, Ahmet Avni Bey’e ait Fihrist-i Mâkâmât’tan terennüm ettiği, neyzen Nurullah Kanık’ın eşliğinde küçük bir dinletiden oluşan anma toplantısı yaklaşık iki saat sürdü.
Program İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde öğretim üyesi olan Reşat Öngören’in açış konuşmasıyla başladı. Kendisi de tasavvufî araştırmalar yapan ve TDV İslâm Ansiklopedisi’nde “Ahmed Avni Konuk” maddesini yazan Öngören, Ahmet Avni Bey’in Fusûsu’l-Hikem, Fîhi Mâ Fîh ve Mesnevî-i Şerif şârihi olduğunu vurguladı; ardından Savaş Barkçin’i takdim etti.
Görünmeyen Umman: Ahmet Avni Konuk adlı kitabı yakında okuyucuyla buluşacak olan Neyzen Ali Sarıgül’ün etkisiyle Ahmet Avni Bey üzerine çalışmaya başlayan Savaş Barkçin, Ahmet Avni Bey hakkında bilinmeyen birçok noktaya değindi. Ahmet Avni Bey’in nesebinden memuriyet hayatına, memuriyetinin kendisi üzerindeki etkilerine, hocalarından talebelerine, hafızlığından bir ‘kâr’ında bahsettiği ve hayatını özetleyen “Raks u terennüm hâl-i dîlimdir benim” beytine, bestelerinden mûsıki nazariyatına, âyin-i şerif ve şiirlerinden şerhlerine, ilmî derinliğinden döneminin şartlarına, evliliğinden hayat tarzına, vefatından mezarına her yönüyle dinleyiciyi Üstad’ın hayatına buyur etti.
Savaş Barkçin’in ardından takdim edilen Mustafa Tahralı, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde öğretim üyesi. Merhum Selçuk Eraydın Hoca ile, Ahmet Avni Bey’in şerhlerini yıllarca çalışarak ortaya çıkaran Tahralı konuşmasını, bu şerhleri Türk yayın hayatına nasıl kazandırdıklarını anlatmaya hasretti. Kendilerini bu çalışmaya iten amillerden, bu çalışmaların kendi akademik hayatlarına ne derece yön verdiğinden bahseden Tahralı, şerhleri daktilo ederken çektiği teknik ve ilmî zorlukları da zikretti. Tahralı’nın anlattıkları, Ahmet Avni Bey’in şerhlerinin ne denli derinlikli ve nitelikli olduğunu göstermektedir. Burada, Tahralı’nın da beste ve şiirlerinin bulunduğunu, mûsıkiye vukufiyetini eklemeden geçmemek gerekir. Gönül Paçacı’nın derslerinde sıkça kullandığı 14 makamlı bestenin güftesi de yine Tahralı’ya ait.
Tahralı’yı takiben Sâfi Arpaguş söz aldı. Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde öğretim üyesi olan Arpaguş, Ahmet Avni Bey’in Mesnevî şerhini yayına hazırlayan ekibin içinde. Bu şerhi yayına hazırlama çalışmasına nasıl başladığından bahseden Arpaguş, Mesnevî şerhinin çok hacimli ve derin bir şerh olduğunu vurguladı. Arpaguş, Ahmet Avni Bey’in diğer eserlerini de kısaca sayarak hangilerinin yayına hazırlandığını anlattı. Tekrar Mesnevî şerhine dönen Arpaguş, eseri yayına hazırlama sürecinde kimlerin ne tür katkılarda bulunduğunu, ekibin kimlerden teşekkül ettiğini belirtti. Diğer Mesnevî şerhleri hakkında da teknik detayları zikreden ve şerhler arası karşılaştırmalar yapan Arpaguş, Üstad’ın Mesnevî şerhinin serencamını özetlemiş oldu.
Programın son kısmına Savaş Barkçin, Ahmet Avni Bey’in, dostu Şücâüddin Bey’e yazdığı bir mektubuyla başladı. Bu mektupta da geçtiği üzere kendisinin Segâh Peşrevi’ni vasiyet ettiğini ifade eden Barkçin, salonu neyzen Nurullah Kanık’tan bu peşrevi dinlemeye davet etti. Göz dolduran bir performansla peşrevi icra eden Kanık’ın ardından Barkçin, Ahmet Avni Bey’in mûsıkimizdeki önemini neyzen Hacı Emin Dede’nin şu sözleriyle tasvir etti: “Ahmet Avni Bey, Itrî-i zamandır.” Ahmet Avni Bey’in mûsıki istidadını ve Zekâi Dede’ye talebe olmasını tüm ayrıntılarıyla anlatan Barkçin, kendisinin 119 makamlı “Kâr-ı Nâtık”ından âyin-i şeriflerine, nazariyatından bestelerine mûsıkimize kazandırdıklarına değindi. Nota bilgisi olmayan ve saz çalamayan Ahmet Avni Bey hakkında birçok detaya vakıf olan Barkçin, mûsıkinin felsefesi ve anlamı üzerinde de durdu.
Şair, hanende, bestekar ve neyzen vasıflarını haiz Barkçin, Nurullah Kanık’ın neyinin eşliğinde, Fihrist-i Mâkâmât’ın Dilkeşîde satırlarını ve Dilkeşîde Yürük Semâi’yi icra etti. Program bu dinletiyle nihayete erdi.
2024 Güz Programı
Vakıf faaliyetlerinin en gelenekseli olan seminerler, her yıl güz ve bahar dönemlerinde gerçekleşiyor.
DETAYLI BİLGİ