Bir Yönetim Modeli: Mimar Sinan ve Süleymaniye

İbrahim Zeyd Gerçik

17 Nisan 2010
De­ğer­len­dir­me: Melih Torlak
 
“Et­kin Yö­ne­tim Söy­le­şi­le­ri”nin do­ku­zun­cu prog­ra­mını Sis­tem Da­nış­man­lık Eği­tim Yö­ne­ti­ci­si İb­ra­him Zeyd Ger­çik ile “Bir Yö­ne­tim Mo­de­li: Mi­mar Si­nan ve Sü­ley­ma­ni­ye” üze­ri­ne yap­tık. Ger­çik, 2009 yı­lı­nın Mart ayın­da pi­ya­sa­ya çı­kan Her Dem Ye­ni [Bir Yönetim Modeli Mimar Sinan] ve Her Dem Güç­lü [Bir Yönetim Modeli Süleymaniye] ki­tap­la­rı­nın or­ta­ya çı­kış sürecini ve sü­reç içe­ri­sin­de ya­şa­dı­ğı de­ne­yim­le­ri­ biz­ler­le pay­laş­tı.
Her fik­rin bir ku­luç­ka dö­ne­mi ol­du­ğu­na dik­kat çe­ke­rek ko­nuş­ma­sı­na baş­la­yan Ger­çik’in Sü­ley­ma­ni­ye ve Mi­mar Si­nan’a yö­ne­lik il­gi­si­ İs­tan­bul Üni­ver­si­te’nde­ki öğ­ren­ci­lik yıl­la­rı­na da­yan­ıyor.
8 yıl­dır fark­lı iş­let­me­le­re da­nış­man­lık ya­pan Ger­çik, şir­ket yö­ne­ti­ci­le­ri­nin bü­yük ço­ğun­lu­ğu­nun ta­ri­hî bi­ri­kim­le­ri­nin za­yıf ol­du­ğu­na dik­kat çek­ti. Bu­ra­dan ha­re­ket­le “geç­mi­şin di­li­ni, ya­şa­yan bir dil ola­rak bu­gü­ne na­sıl ta­şı­rız” dü­şün­ce­si ve “ku­rum kül­tü­rü bi­ze ait bir mo­del­le an­la­tı­la­maz mı” so­ru­su çer­çe­ve­sin­de Mi­mar Si­nan ve ese­ri Sü­ley­ma­ni­ye üze­ri­ne yo­ğun­laş­tı­ğı­nı ifa­de et­ti. Eserin bi­rin­cil ama­cı, “sağ­lık­lı, es­nek ve sü­rek­li­lik ar­ze­den iliş­ki ve ku­rum­la­rı na­sıl in­şa ede­bi­li­riz”, bir baş­ka ifa­dey­le, “Os­man­lı’nın bil­gi bi­ri­ki­mi­ni bir mo­del üze­rin­den na­sıl oku­ya­bi­li­riz” so­ru­suy­la or­ta­ya çı­kı­yor.
Mi­mar Si­nan ve Sü­ley­ma­ni­ye’yi an­la­mak için ön­ce­lik­le Os­man­lı yö­ne­tim sis­te­mi­ne bak­mak ge­rek­ti­ği­ni söy­le­yen Ger­çik, bu sis­tem­de de­ğer ak­ta­rı­mı­nı gü­cü elin­de tu­tan (Er­tuğ­rul Ga­zi) de­ğil, il­mi elin­de tu­tan ki­şi­ler (Şeyh Ede­ba­li) ya­pı­yor. Li­der ola­cak ki­şi­ye (Os­man Bey) de­ğer ak­ta­rı­mı­nı (Şeyh Ede­ba­li’den Os­man Bey’e Öğüt­ler ör­ne­ğin­de ol­du­ğu gi­bi) ba­ba de­ğil, ho­ca ya­pı­yor.
Os­man­lı yö­ne­ti­min­de öne çı­kan en önem­li özel­lik­le­rin­den bi­ri­nin, “gö­nül alı­cı­lık” ol­du­ğu­nu söy­le­yen Gerçik, Os­man­lı’nın fet­het­ti­ği top­rak­lar­da ya­şa­yan in­san­la­rı asi­mi­le et­me­di­ği­ne, ka­zan­dı­ğı­na ve fark­lı­lık­la­rı zen­gin­lik­le­re dö­nüş­tür­dü­ğü­ne dik­kat çe­ki­yor. Sis­te­min bir baş­ka özel­li­ği ise “bü­tün­le­mek”. Bu­lun­du­ğu tüm coğ­raf­ya­da bü­tün­le­yi­ci bir yol iz­li­yor Os­man­lı.
Ger­çik’e gö­re bu­lun­du­ğu yer ve mi­ma­ri ile Sü­ley­ma­ni­ye şöy­le bir me­saj ver­mek­te­dir:
Biz geç­mi­şin bil­gi bi­ri­ki­mi­ni, de­ne­yi­mi­ni ken­di içi­miz­de bü­tün­le­dik, onu ye­ni­den ta­nım­la­dık ve biz her uf­ka hâ­ki­miz, in­san­lı­ğın de­va­mı­nın zir­ve­si­yiz ve si­ze mey­dan oku­yo­ruz (Ga­la­ta ve Aya­sof­ya nez­din­de Ba­tı’ya).
Süleymaniye’nin içi­ne gi­ril­di­ğin­de şef­kat, din­gin­lik ra­hat­la­ma, te­va­zu; dış­tan ise sağ­lam, gör­kem­li, iz­zet­li bir ya­pı gö­rü­yo­ruz. Di­ğer ta­raf­tan Aya­sof­ya için­de 15 da­ki­ka za­man ge­çi­ril­di­ğin­de in­sa­nın içi­nin da­ral­dı­ğı­nı, bi­na­nın ki­şi­yi ez­di­ği­ni id­di­a eden Ger­çik’e gö­re Aya­sof­ya, “sen za­yıf­sın, güç­lü olan tan­rı ve onun gü­cü­nü tem­sil eden­ler” al­gı­sı­nı his­set­tir­mektedir. Yö­ne­tim açı­sın­dan ba­kıl­dı­ğın­da ise bir ön­der, dı­şa­rı­da­ki ku­rum­la­ra kar­şı ken­di ku­rum­sal bü­tün­lü­ğü­nü tem­sil eder­ken çok sağ­lam bir mo­del ol­ma­sı ge­re­ki­yor. Ku­ru­mun say­gın­lı­ğı­nı, du­ru­şu­nu güçlü bir şekilde temsil et­me­si; ken­di ça­lı­şa­nı­na kar­şı ise pay­la­şım­cı ve mer­ha­met in­şa eden bi­ri ol­ma­sı ge­re­ki­yor… Ya­ni hiz­met edi­ci bir li­der ol­ma­sı ge­re­ki­yor.
Muh­te­şem eser­den çı­ka­rı­lan bir baş­ka hu­sus da, kri­ze kar­şı ha­zır­lık­lı ol­mak... Ger­çik’e gö­re, Os­man­lı kriz kay­nak­la­rı­nın ne ol­du­ğu­nu ön­ce­den görüp çö­züm­le­me ya­pa­bi­li­yor. Mi­mar Si­nan ve Sü­ley­ma­ni­ye öze­lin­de ör­nek ver­mek ge­re­kir­se, Sü­ley­ma­ni­ye’de te­mel atıl­dık­tan son­ra tam an­la­mıy­la ze­mi­nin otur­ma­sı için 2 yıl bek­le­ti­li­yor. Mi­mar Si­nan’ın coğ­ra­fî ola­rak dep­rem böl­ge­si ol­ma­sı ha­se­biy­le böy­le bir gi­ri­şim­de bu­lun­du­ğu­nu ifa­de eden Ger­çik, 3 bü­yük dep­rem ya­şa­ma­sı­na rağ­men eser­de en ufak bir çök­me ol­ma­dı­ğı­na dik­kat çe­ki­yor.
Söy­le­şi­de öne çı­kan di­ğer cüm­le­le­ri özet­le­mek ge­re­kir­se;
Mi­mar Si­nan yap­tı­ğı eser­ler­de dü­şün­ce­le­ri­ni an­la­tır. Kub­be Hz. Mu­ham­med’i, içe­ri­de­ki 4 sü­tun 4 ha­li­fe­yi, 10 şe­re­fe ve 10 ka­pı dün­ya­ya me­de­ni­ye­ti açan 10 sa­ha­be­yi tem­sil eder. Yö­ne­tim­sel an­lam­da ba­kıl­dı­ğın­da, her ya­pı­nın özün­de bir li­der­lik mo­de­li var­dır. Ya­pı li­de­re gö­re bi­çim­le­nir. Her li­der de­ğer­ler çer­çe­ve­sin­de bir çe­kir­dek kad­ro oluş­tu­rur. Olu­şan bu kad­ro­lar da ya­pı­la­rı ma­ya­lar.
Kül­li­ye bi­na­la­rı top­lum­sal ih­ti­yaç­la­rı, ca­mii ise in­sa­nı tem­sil eder.
Li­der olan ki­şi, di­ğe­ri­ne sü­rek­li ola­rak duy­gu­sal coş­kun­luk ak­ta­ran, he­def­ler ve­ren ve o he­def­le­ri ken­di ye­te­ne­ğiy­le tu­tar­lı ya­pan ki­şi­dir.
Ese­rin in­şa­sın­da 20 bin ki­şi or­ga­ni­ze edi­li­yor ve bun­la­rın 10 bi­ni Hı­ris­ti­yan. Or­kes­tra şe­fi ola­rak rol alı­yor Mi­mar Si­nan.
Yet­ki ve gö­rev ta­nım­la­rı bir­çok şir­ket­te ya­pıl­mı­yor. Ta­ri­hî kay­nak­la­ra ba­kıl­dı­ğın­da Sü­ley­ma­ni­ye’de iş­ler ya­pı­lır­ken, tek tek ekip­le­rin gö­rev­le­ri ta­nım­lan­mış.
Bu­gün Ba­tı’da öğ­re­nen or­ga­ni­zas­yon ola­rak ifa­de edi­len kav­ra­mın, Os­man­lı’nın in­san ye­tiş­tir­me mo­de­lin­de sü­rek­li keş­fet­me/öğ­ren­me ola­rak yer al­dı­ğı­nı gö­rü­yo­ruz. Si­nan 19 yaş­la­rın­da ön­ce taş us­ta­sı ola­rak baş­lı­yor, son­ra ma­ran­goz­lu­ğa yön­len­di­ri­li­yor ve böy­le­ce bü­tü­nü gör­me­yi öğ­re­ni­yor. Ar­dın­dan nak­kaş­lık ders­le­ri alı­yor ve ay­rın­tı­la­ra odak­lan­ma­yı öğ­re­ni­yor. Ay­nı za­man­da as­ker olan Si­nan’ın, mü­hen­dis­lik ve mi­mar­lık be­ce­ri­le­ri ge­liş­ti­ri­li­yor. II­I. Mu­rat ve II­I. Meh­med’e ma­te­ma­tik ders­le­ri ve­ri­yor. Sü­rek­li bir öğ­ren­me an­la­yı­şı­nı Mi­mar Si­nan öze­lin­de gör­müş olu­yo­ruz.
Son ola­rak, Mi­mar Si­nan sa­de­ce ken­di yap­tı­ğı eser­ler ile de­ğil, ken­di­sin­den son­ra ün­lü eser­le­ri in­şa ede­cek us­ta­la­rı da ye­tiş­tir­miş­tir. Mos­tar Köp­rü­sü’nü in­şa eden Mi­mar Hay­red­din, Sul­ta­nah­met Ca­mi­i’ni in­şa eden Se­def­kâr Meh­met Ağa ve Tac Ma­hal’i in­şa eden Mi­mar Yu­suf, Mi­mar Si­nan’ın öğ­ren­ci­le­rin­den bir­ka­çı­dır.

EDİTÖRDEN

2024 Güz Programı

Vakıf faaliyetlerinin en gelenekseli olan seminerler, her yıl güz ve bahar dönemlerinde gerçekleşiyor.

DETAYLI BİLGİ


BİZİ TAKİP EDİN

Vakfımızın düzenlediği programlardan (seminer, sempozyum, panel, vs.) haberdar olmak için e-posta adresinizi bırakabilirsiniz.