Felsefe 6 John Searle’ün Bilinç Teorisi

Eyüp Süzgün

16 Şubat 2010
De­ğer­len­dir­me: Tayyib Kadak
 
Mar­ma­ra Üni­ver­si­te­si Fel­se­fe ve Din Bi­lim­le­ri Bi­lim Da­lı’nda “John Se­ar­le’ün Bi­linç Te­ori­si” adıy­la ta­mam­la­dı­ğı yük­sek li­sans te­zi­ni su­nan Eyüp Süz­gün, ko­nuş­ma­sı­na Se­ar­le’ün ça­lış­ma­la­rın­dan kı­sa­ca bah­se­de­rek baş­la­dı. Ana­li­tik fel­se­fe ge­le­ne­ği için­de ça­lış­ma­la­rı­na baş­la­yan Se­ar­le’ün tüm fel­se­fî ça­ba­sı­nı dil, zi­hin/bi­linç ve top­lum fel­se­fe­si şek­lin­de üç ana kı­sım­da sür­dür­dü­ğü­nü be­lir­ten Süz­gün, ken­di ça­lış­ma­sı­nın, bu üç­lü için­den yal­nız­ca zi­hin/bi­linç te­ori­si üze­ri­ne odak­lan­dı­ğı­nı ifa­de et­ti.
Se­ar­le, bi­linç so­ru­nu­nu ele alır­ken, zi­hin fel­se­fe­sin­de­ki iki­ci (düa­list) ve tek­çi (mo­nist) yak­la­şım­la­rı eleş­tir­mek­le işe baş­lar. Bu ne­den­le, zi­hin fel­se­fe­si ta­ri­hin­de­ki tar­tış­ma­lar bi­lin­di­ğin­de, Se­ar­le’ün bi­linç te­ori­si­ni an­la­mak bi­raz da­ha ko­lay­dır. Bu nok­ta­da Süz­gün, zi­hin fel­se­fe­sin­de üç önem­li kı­rıl­ma­dan söz et­me­nin müm­kün ol­du­ğu­nu be­lirt­ti: On ye­din­ci yüz­yıl­da kar­tez­yen iki­ci­li­ğin or­ta­ya çı­kı­şı, yir­min­ci yüz­yı­lın baş­la­rın­da po­zi­ti­viz­min et­ki­siy­le mad­de­ci­li­ğin bas­kın hâ­le ge­li­şi ve bil­gi­sa­ya­rın te­me­li­ni teş­kil eden ça­lış­ma­lar­la bir­lik­te 1950’ler­de ya­şa­nan bi­liş­sel dev­rim...
Kar­tez­yen iki­ci­lik, var­lı­ğın, bi­ri zi­hin­sel di­ğe­ri fi­zik­sel olan iki ay­rı on­to­lo­jik ala­na ay­rı­la­bi­le­ce­ği­ni id­di­a ede­rek, fi­lo­zof­la­rı uzun bir sü­re et­ki­si al­tı­na al­mış­tır. Mad­de­ci­lik ise, kar­tez­yen iki­ci­li­ğin zi­hin­sel ta­ra­fı­nı red­de­de­rek, yal­nız­ca fi­zik­sel ala­nın var­lı­ğın­dan söz edi­le­bi­le­ce­ği­ni öne sür­müş ve bi­liş­sel dev­ri­me ka­dar, bi­linç gi­bi mad­dî ol­ma­yan öz­nel bir ni­te­li­ğin yad­sın­ma­sı­na ne­den ol­muş­tur. Bi­liş­sel dev­rim­den son­ra bi­linç ye­ni­den gün­de­me gel­miş ve özel­lik­le 1980’li yıl­lar­da, bu alan­da­ki ça­lış­ma­lar­da bü­yük bir ar­tış ya­şan­mış­tır. Se­ar­le ise, 1990’la­rın ba­şın­da ka­le­me al­dı­ğı Zih­nin Ye­ni­den Keş­fi ad­lı me­tin­le bu tar­tış­ma­la­ra ka­tıl­mış ve di­ğer­le­rin­den ayır­mak ama­cıy­laken­di zi­hin/bi­linç te­ori­si­ni “bi­yo­lo­jik do­ğal­cı­lık” (bi­olo­gi­cal na­tu­ra­lism) ola­rak ad­lan­dır­mış­tır. Se­ar­le’e gö­re bi­yo­lo­jik do­ğal­cı­lık, in­dir­ge­me­ci ol­ma­yan do­ğal­cı bir bi­linç te­ori­si­dir ve ken­di­sin­den ön­ce­ki kav­ram­sal mi­ra­sı dev­ral­ma­dı­ğı için de, tek­çi­li­ğin ve kar­tez­yen iki­ci­li­ğin bir­bi­ri­ni kar­şı­lık­lı ola­rak dış­la­dık­la­rı kav­ram­sal iki­li­ğe (con­cep­tu­al dua­lism) düş­mez.
Süz­gün, Des­car­tes’in epis­te­mo­lo­ji­yi mer­ke­ze alan yak­la­şı­mı­nı sert bi­çim­de eleş­ti­ren Se­ar­le’ün, ken­di bi­linç te­ori­si­ni on­to­lo­jik bir te­me­le da­yan­dır­dı­ğı­nın özel­lik­le al­tı­nı çiz­di. Bu ne­den­le Se­ar­le, bi­lin­cin ve bi­lin­ce sa­hip var­lık­la­rın için­de bu­lun­du­ğu bir dış dün­ya­nın var­lı­ğı­nı red­de­den yak­la­şım­la­rı ay­rın­tı­la­rıy­la ele alıp eleş­tir­dik­ten son­ra, “dış­sal ger­çek­çi­lik” (ex­ter­nal rea­lism) di­ye ad­lan­dır­dı­ğı gö­rü­şü­nü or­ta­ya ko­yar. Bu­na gö­re, on­to­lo­jik ola­rak tek bir dün­ya var­dır ve fi­zik­sel ne­den­sel açı­dan ka­pa­lı olan bu dün­ya­nın var­lı­ğın­dan şüp­he et­mek an­lam­sız­dır.
Ko­nuş­ma­sı­nın bun­dan son­ra­ki kıs­mı­nı üç ana baş­lık al­tın­da sür­dü­ren Süz­gün, ilk ön­ce Se­ar­le’ün bi­lin­ce ve do­ğa­sı­na da­ir fi­kir­le­ri­ni ele al­dı. Ta­şı­dı­ğı kav­ram­sal muğ­lak­lık do­la­yı­sıy­la bi­lin­ci ele alır­ken Se­ar­le’ün di­ğer dü­şü­nür­ler­den fark­lı bir me­to­do­lo­ji­yi be­nim­se­di­ği­ni be­lir­ten Süz­gün, bi­lin­ce da­ir ana­li­tik ta­nım­la­ma­lar ye­ri­ne sağ­du­yu­ya da­ya­lı bir ta­nım­la in­ce­le­me­si­ne baş­la­dı­ğı­nı ifa­de et­ti. Bu­na gö­re Se­ar­le bi­lin­ci, “sa­bah­le­yin rü­ya­sız bir uy­ku­dan uya­nıp tek­rar uy­ku­ya da­la­na ka­dar gün bo­yu de­vam eden ve­ya ko­ma­ya gi­rin­ce­ye, ölün­ce­ye ya da bir şe­kil­de bi­linç­siz bir du­ru­ma gi­rin­ce­ye ka­dar sü­ren iç­sel, ni­te­lik­sel, öz­nel du­yar­lı­lık ve­ya far­kın­da­lık du­rum­la­rı” şek­lin­de ta­nım­la­mak­ta­dır.
Ay­rı­ca, Se­ar­le’ün ta­ma­men do­ğal sı­nır­lar için­de ka­la­rak bi­lin­ci açık­la­ma­ya ça­ba­la­dı­ğı­nı ifa­de eden Süz­gün, fi­lo­zo­fun, bi­lin­ci (sin­di­rim, mi­toz, ma­yoz ve­ya en­zim sal­gı­la­ma ka­dar in­sa­nın bi­yo­lo­jik ta­ri­hi­nin bir par­ça­sı gi­bi ka­bul et­ti­ği için) be­yin­de­ki nö­ro­fiz­yo­lo­jik sü­reç­le­rin so­nu­cun­da or­ta­ya çı­kan bey­nin bir üst dü­zey ni­te­li­ği ola­rak gör­dü­ğü­nü be­lirt­ti. Bu­nun­la bir­lik­te, Se­ar­le’e gö­re, öz­nel­lik, ni­te­lik­sel­lik, bir­lik ve ni­yet­li­lik gi­bi dört te­mel ya­pı­sal özel­li­ğin­den do­la­yı bi­linç di­ğer bi­yo­lo­jik gö­rün­gü­le­rin ta­ma­mın­dan ay­rı­lır.
İkin­ci ola­rak, Se­ar­le’ün öz­nel ni­te­lik­sel ya­pı­da ka­bul et­ti­ği bi­lin­ci fi­zik­sel dün­ya­ya na­sıl yer­leş­tir­di­ği­ni ele alan Süz­gün, zi­hin­sel-fi­zik­sel ay­rı­mı, bi­lin­cin or­ta­ya çı­kı­şı/ön­gö­rü­le­mez­li­ği (emer­gen­ce), zi­hin­sel ne­den­sel­lik ve bi­lin­cin in­dir­ge­ne­mez­li­ği gi­bi te­mel me­se­le­ler­le il­gi­li fi­lo­zo­fun gö­rüş­le­ri­ni tar­tış­tı. Se­ar­le’e gö­re, bi­lin­ci çö­züm­süz kı­lan so­run­la­rın ba­şın­da, dev­ra­lı­nan zi­hin­sel-fi­zik­sel şek­lin­de­ki kav­ram­sal ka­te­go­ri­leş­tir­me ge­lir ve bir­bi­ri­ni kar­şı­lık­lı ola­rak dış­la­yan bu iki kav­ram­laş­tır­ma­dan vaz­ge­çil­me­dik­çe bir so­nu­ca var­mak im­kân­sız­dır. Ona gö­re, ka­tı­lık ve­ya sı­vı­lı­ğın ken­di­le­ri­ni or­ta­ya çı­ka­ran me­ka­niz­ma­la­rın bir üst ni­te­li­ği ol­ma­la­rı gi­bi, bi­linç de mik­ro dü­zey­de­ki si­nir­sel et­ki­le­şim­ler so­nu­cu mey­da­na ge­len bey­nin bir üst ni­te­li­ği­dir.
Do­la­yı­sıy­la, bi­yo­lo­jik dü­ze­nin bir par­ça­sı olan bi­linç, ne­den­sel ola­rak da, be­yin gi­bi or­ga­nik bir sis­te­mi mey­da­na ge­ti­ren mik­ro öğe­le­rin dav­ra­nış­la­rıy­la açık­la­na­bi­lir. Fa­kat yi­ne de, sis­te­mi oluş­tu­ran mik­ro öğe­ler­le ve­ya alt dü­zey un­sur­lar­la bi­linç ara­sın­da­ki iliş­ki, yal­nız­ca ne­den­sel bir iliş­ki ol­mak­tan öte­ye git­mez. Bu yüz­den, bi­lin­ci ta­ma­men bey­nin alt dü­zey et­kin­lik­le­ri­ne in­dir­ge­mek ya da sa­de­ce onu oluş­tu­ran öğe­le­rin et­ki­le­şim­le­riy­le açık­la­mak yan­lış ola­cak­tır.
Süz­gün, ko­nuş­ma­sı­nın son kıs­mın­da, bi­lin­ce da­ir fel­se­fî so­ruş­tur­ma­sı­nı özet­le­di­ği Se­ar­le’ün bi­lim­sel bi­linç araş­tır­ma­la­rı­na yö­ne­lik eleş­ti­ri­le­ri­ne kı­sa­ca de­ğin­di. Hâ­li­ha­zır­da yü­rü­tü­len bi­lim­sel bi­linç araş­tır­ma­la­rın­da be­nim­se­nen yo­lu ya­pı­ta­şı mo­de­li di­ye ad­lan­dı­ran Se­ar­le, bu yön­tem­le ça­lış­ma­la­rı­nı sür­dü­ren bi­lim adam­la­rı­nın bi­lin­cin te­mel ni­te­lik­le­ri olan öz­nel­lik, ni­te­lik­sel­lik ve bü­tün­lü­ğü dik­ka­te al­ma­dık­la­rı­nı be­lir­tir. Bi­lin­cin öz­nel ni­te­lik­sel bir bü­tün­lük için­de ol­du­ğu­nu sa­vu­nan Se­ar­le, bi­lin­cin nö­ro­bi­yo­lo­jik açı­dan in­ce­len­me­si için fark­lı bir mo­del olan bir­le­şik alan mo­de­li­ni öne­rir.

EDİTÖRDEN

2024 Güz Programı

Vakıf faaliyetlerinin en gelenekseli olan seminerler, her yıl güz ve bahar dönemlerinde gerçekleşiyor.

DETAYLI BİLGİ


BİZİ TAKİP EDİN

Vakfımızın düzenlediği programlardan (seminer, sempozyum, panel, vs.) haberdar olmak için e-posta adresinizi bırakabilirsiniz.