Sır(r)ı Olmayan Bir Ayna: Devrim-Sonrası İran Sinemasında Anlatım

Övgü Gökçe

6 Şubat 2010
De­ğer­len­dir­me: Selma Yardım
 
Ohi­o Üni­ver­si­te­si Di­sip­lin­le­ra­ra­sı Sa­nat Bö­lü­mü’nde si­ne­ma ve es­te­tik üze­ri­ne dok­to­ra te­zi ça­lış­ma­la­rı­na de­vam eden ve Alt­ya­zı Si­ne­ma Der­gi­si ya­yın ku­ru­lu üye­si olan Öv­gü Gök­çe ile “Sır(r)ı Ol­ma­yan Bir Ay­na: Dev­rim-Son­ra­sı İran Si­ne­ma­sın­da An­la­tım” baş­lık­lı yük­sek li­sans te­zin­den ha­re­ket­le, Türk ve dün­ya si­ne­ma­sı­nın da tar­tı­şıl­dı­ğı bir soh­bet ger­çek­leş­tir­dik.
Türk si­ne­ma­sı üze­rin­den İran si­ne­ma­sı ile bir iliş­ki kur­du­ğu­nu söy­le­yen Gök­çe, 80’li 90’lı yıl­lar­dan iti­ba­ren Türk si­ne­ma­sı­nın ne yap­ma­sı ge­rek­ti­ği, ne­yi ya­pa­ma­dı­ğı, ge­nel ola­rak ken­di ge­le­ne­ğiy­le na­sıl bir iliş­ki kur­du­ğu/ku­ra­ma­dı­ğı gi­bi so­ru­lar üze­ri­ne eği­lir­ken ilk iz­le­di­ği İran fil­mi olan Ab­bas Ki­ya­rüs­te­mi’nin Ya­kın Plan fil­mi­nin ken­di­si­ne ye­ni bir ufuk aç­tı­ğı­nı be­lirt­ti. Gök­çe, bu film ve di­ğer bir­çok İran fil­mi­ndeki ba­zı öğe­le­ri­n, film ta­ri­hi­nin bi­ze sun­du­ğu film ku­ram­la­rı ve es­te­tik-te­ma­tik bir­çok araç ile an­lam­lan­dı­rı­la­ma­dı­ğı­nı tes­pit et­me­siy­le baş­la­yan araş­tır­ma sü­re­ci­ni biz­ler­le pay­laş­tı.
Gök­çe’ye gö­re İran si­ne­ma­sı­nın ge­le­nek­le kur­du­ğu iliş­ki Türk si­ne­ma­sı­na gö­re da­ha ke­sin­ti­siz­dir. Dev­rim son­ra­sı İran film­le­ri­nin bir­ta­kım ör­nek­le­rin­de, an­la­tı (hi­kâ­ye­nin ve olay ör­gü­sü­nün ala­nı) ve an­la­tım (an­la­tı öğe­le­ri­nin na­sıl an­la­tıl­dı­ğı) açı­sın­dan ba­zı or­tak özel­lik­ler var­dır. Bu film­ler­de­ki en bas­kın da­mar şu­dur: Si­ne­ma­nın bi­ze sun­du­ğu ger­çek­lik kav­ra­yı­şıy­la, ger­çek­li­ğin bi­ze sun­du­ğu ger­çek­lik kav­ra­yı­şı ara­sın­da sü­rek­li bir ko­nuş­ma, (rest­leş­me de­ğil) di­ya­log var­dır. Film­ler bu düz­lem­ler ara­sın­da sü­rek­li ola­rak sıç­ra­sa­lar da bir nok­ta­da iki­si­ni ay­nı yer­de va­re­de­bil­miş­tir. Tıp­kı gö­rün­tü­ye ba­ka­nın ken­di­si­ni ve ay­nı za­man­da ken­di gö­rün­tü­sü­nün ar­ka­sın­da­ki dün­ya­yı bir­lik­te gös­te­ren bir cam/sır­rı ol­ma­yan bir ay­na gi­bi­dir­ler. Ka­me­ra­nın öy­kü dün­ya­sı için­de­ki var­lı­ğı bi­ze gö­rü­nür kı­lı­nır, do­la­yı­sıy­la ken­di­si­nin far­kın­da bir iş ya­pıl­mış olu­nur. Fa­kat bu ken­di­si­nin far­kın­da ol­ma du­ru­mu bi­li­nen an­lam­da bir ya­ban­cı­laş­ma ya­rat­ma­mak­ta­dır. Ken­di­ne da­ir im­ge, si­ne­ma­nın ya­rat­tı­ğı ken­di­lik-kim­lik im­ge­si, Do­ğu­lu­luk-Ba­tı­lı­lık, si­ne­ma­nın Ba­tı­lı bir icat ol­ma­sı gi­bi kar­ma­şık alan­lar­da or­ta­ya çı­kan so­ru­la­ra, dev­rim-son­ra­sı İran si­ne­ma­sı son de­re­ce ya­ra­tı­cı bir bi­çim­de ce­vap ver­miş­tir ve bu sa­de­ce dev­rim son­ra­sın­da de­ğil ilk dö­nem ses­li-ses­siz İran si­ne­ma­sın­da da mev­cut bir du­rum­dur. Bu­nun­la be­ra­ber 80’le­rin or­ta­sın­dan son­ra İran si­ne­ma­sı­nı ta­ma­mıy­la tem­sil et­me­yen yö­net­men­ler de ol­muş­tur.
Gök­çe, ko­nuş­ma­sın­da Ba­tı si­ne­ma­sı ile İran si­ne­ma­sı ara­sın­da­ki ba­zı fark­lı­lık­la­ra da de­ğin­di. Ba­tı dü­şün­ce­si­nin te­me­lin­de­ki ça­tış­ma, akıl ve bu ak­lın kav­ra­dı­ğı hâ­liy­le bil­gi, İran si­ne­ma­sın­da da­ha fark­lı bir şe­ye dö­nüş­müş­tür. Dö­nüş­tü­ğü şe­yin par­ça­la­rın­dan bi­ri­si de­ne­yim­le, di­ğe­ri de doğ­ru­dan fil­min di­li üze­rin­den ya­pı­lan şey­ler­le il­gi­li­dir. Ör­ne­ğin Av­ru­pa si­ne­ma­sın­da in­san mer­kez­de­dir ve fil­min tüm ağır­lı­ğı­nı ta­şır. İran si­ne­ma­sın­da ise bir in­sa­na ay­rı­lan sü­re ka­dar di­ğer şey­le­re de yer ve­ri­lir. Çün­kü dün­ya için­de­ki hi­ye­rar­şi ku­ru­lu­şu/eş­ya­ya ba­kış ve an­lam­lan­dır­ma Ba­tı’dan fark­lı­dır. Za­man ve me­kâ­nın par­ça­lı de­ğil bü­tün­lük­lü ol­du­ğu, in­san mer­kez­li de­ğil in­sa­nı ve eş­ya­yı yan ya­na ko­yan bir si­ne­ma an­la­yı­şı bel­ki de İran si­ne­ma­sı­nın ma­ni­fes­to­su ola­rak ka­bul edi­le­bi­lir. Film­ler­de yö­net­me­nin hem hâ­ki­mi­ye­ti hem de te­va­zu­su his­se­di­lir. Ay­rı­ca si­ne­ma­nın ken­di­si­nin bir film iz­le­me de­ne­yi­min­den iba­ret ol­ma­yıp bir de­ne­yi­mi ya­rat­ma­sı ve bi­zi bir de­ne­yim­le bü­tün­leş­me du­ru­muy­la (öz­deş­leş­me de­ğil) kar­şı kar­şı­ya ge­tir­me­si açı­sın­dan da İran si­ne­ma­sı dev­rim­ci bir si­ne­ma­dır.
Ka­tı­lım­cı­la­rın so­ru­la­rıy­la da pa­ra­lel ola­rak ko­nuş­ma­sı­nı İran si­ne­ma­sın­dan Türk si­ne­ma­sı­na ge­ti­ren Gök­çe, Türk si­ne­ma­sın­da ge­le­nek­le iliş­ki­nin ken­di­si­ne bak­mak ka­dar, iliş­ki­siz­lik ve ke­sin­ti nok­ta­la­rı­na da bak­mak ge­rek­ti­ği­ni ifa­de et­ti. Ge­le­nek­le iliş­ki “yok” de­mek ye­ri­ne; yok ola­na, ya­ni an­la­tıl­ma­ya­na bak­mak ge­rek­mek­te­dir. Gök­çe, “si­ne­ma­nın bü­tün ide­olo­jik kon­fi­gü­ras­yon için­de­ki ro­lü ve on­dan ba­ğım­sız ola­ma­ma­sı­na eğil­me­nin ya­nı sı­ra, ken­di araç­la­rı­nın ne yap­tı­ğı ve ora­da­ki iş­le­vi­nin ne ol­du­ğu so­ru­la­rı­na da ih­mal­kar­ca yak­laş­ma­ma­lı­yız” şek­lin­de bir so­nuç­la su­nu­mu­nu ta­mam­la­dı.
 

EDİTÖRDEN

2024 Güz Programı

Vakıf faaliyetlerinin en gelenekseli olan seminerler, her yıl güz ve bahar dönemlerinde gerçekleşiyor.

DETAYLI BİLGİ


BİZİ TAKİP EDİN

Vakfımızın düzenlediği programlardan (seminer, sempozyum, panel, vs.) haberdar olmak için e-posta adresinizi bırakabilirsiniz.