KAM HAKKINDA
Küresel Araştırmalar Merkezi’ne Dair
Tüm insanlık olarak küresel düzlemde köklü değişim ve dönüşümlerin eş zamanlı yaşandığı bir dönemden geçiyoruz. İkinci Dünya Savaşı’nın sonunda galip devletlerin uzlaşısı ile oluşturulan uluslararası sistemin iki kutuplu yapısı 1990’larda sona erdi. Buna bağlı olarak bu yapıyı aksettiren uluslararası kurumların fonksiyonları, faaliyet alanları ve hatta meşruiyetleri tartışmaya açıldı. Mevcut uluslararası kurumlarda ve etkinlik alanlarında son yıllarda değişen güç dağılımını yansıtacak bir değişime gidilmesi ise kısa vadede pek mümkün görünmüyor. Dolayısıyla, uluslararası norm ve değerlerin belirleyiciliğini yitirdiği, aktörlerin birbirlerinin davranışlarına dair görüş mesafelerinin kısaldığı istikrarsız ve bir o kadar da tehlikeli bir zemin oluşuyor.
Bu tabloyu daha da ilginç kılan başka bir süreç daha yaşanıyor dünya çapında: Küreselleşme. İnsan, bilgi, teknoloji, enformasyon, para ve mal hareketliliğinin küresel düzeydeki baş döndürücü hızı ulus-devlet yapılanmalarını köklü değişimlere zorluyor. Küreselleşme, bir yandan tüm dünya çapındaki üretim ve tüketim süreçlerini aynileşmeye zorlarken, diğer yandan yerel aidiyet bilincini tetikleyerek ulus-altı kimliklerin yükselişini besliyor. İçinde meydan okuma ve bunalımları olduğu kadar pek çok alanda dinamizmi ve hareketliliği de barındıran küreselleşmenin çok yönlü doğası önemli imkânlar da sunuyor.
Tarihin bu kritik kavşağında insanlığı yakından ilgilendiren diğer bir gelişme de ekosistemde yaşanan tehlikeli değişim. Nüfusun ve buna bağlı olarak içme suyu ve yiyecek talebinin artması, endüstriyel üretiminin ihtiyaç duyduğu enerji kaynaklarının hızla tüketilmesi ve endüstriyel üretim ve tüketimin yan ürünü olarak çevreye zararlı pek çok kimyasal maddenin ortaya çıkması nedeniyle ekosistem, son elli yılda tarihte hiç olmadığı kadar hızlı değişti. Bir canlı türü olarak insanoğlunu, mevcut ekosistemle uyumlu bir sosyal sistem inşa edemediği takdirde önümüzdeki on yıllarda küresel ısınma, iklim değişiklikleri ve salgın hastalıklardan kaynaklanan bir var olma savaşı bekliyor.
Küresel bir mahiyet arz eden ve uluslararası ilişkileri yakından ilgilendiren diğer bir değişim dalgası ise felsefî bilgi düzleminde yaşanıyor. 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren ve 20. yüzyıl boyunca tüm dünyaya hâkim olan Batılı bilgi ve dünya görüşü yerini medeniyetsel bilgi ve dünya görüşlerine bırakıyor. Bu açıdan ulus-devlet yapısını aşan, medeniyet eksenli aidiyetlerin dünya çapında yükselişine şahit oluyoruz.
Özellikle 21. yüzyılda küresel sistem için bir milat sayılan 11 Eylül saldırıları sonrasında medeniyet aidiyetleri artık daha fazla sorgulanıyor. Bu bağlamda İslam’ın küresel boyuttaki rolü akademik ve popüler tartışmaların önemli konuları arasında yer alıyor. Yaşanan siyasi, ekonomik, toplumsal ve çevresel sorunların ortaya çıkardığı adaletsizlikler ve mahrumiyetler, çeşitli dönemlerde ideolojik veya dinî gerekçelerle etkileşime girerek küresel çapta meydan okumalara yol açtığı gibi, son yıllarda bu meydan okumalar en açık biçimde küresel terör ağları şeklinde tezahür ediyor ve bunlara verilecek cevaplar gündemi fazlaca meşgul ediyor.
Bu köklü değişim ve dönüşümlerin kesiştiği günümüzde Küresel Araştırmalar Merkezi (KAM) tüm medeniyet birikimlerine saygı duyan ve ait olduğu medeniyet ve kültür ailesinin verdiği özgüvenle söz konusu meydan okumalara cevap üretme çabası içinde yola çıkmış araştırmacılar için kültürlerarası ve inter-disiplinler bir çalışma zemini sunmayı amaçlıyor.
Misyonumuz ve Hedeflerimiz
2024 Güz Programı
Vakıf faaliyetlerinin en gelenekseli olan seminerler, her yıl güz ve bahar dönemlerinde gerçekleşiyor.
DETAYLI BİLGİ