Ahmed Fâik’in Türkçe Mem u Zîn Mesnevisi ve Fuzûlî’nin Leylâ vü Mecnûn Mesnevisi İle Mukayesesi

Eyyüp Azlal

13 Aralık 2013
Değerlendirme:
İlknur Aslan

Sanat Araştırmaları Merkezi’nin düzenlediği Kırkambar Tez Makale Sunumu etkinliğinin Aralık ayı konuğu İstanbul Üniversitesi Eski Türk Anabilim Dalı’nda tamamladığı “Ahmed Fâik’in Türkçe Mem u Zîn Mesnevisi ve Fuzûlî’nin Leylâ vü Mecnûn Mesnevisi İle Mukayeyesi” başlıklı yüksek lisans teziyle Eyyüp Azlal oldu.

Azlal, sunumuna Ahmed Fâik’i tanıtarak başladı. Ahmed Fâik, on sekizinci asırda yaşamış mutasavvıf bir divan şairidir. Merkezden uzakta olduğu için şair tezkirelerinde ismi geçmeyen şair, Bitlis’te iki yıl emirlik yaptıktan sonra Nakşî ve Kadirî olan Şems-i Bitlisî’ye intisap etmiştir. Azlal, Fâik’in şiiri ve üslubunun Hoca Neş’et ve Müştak Baba ile aynı derecede olduğunu belirterek şairin şiirlerinde, özellikle de gazellerinde Fuzûlî’ye yakın mana ve imajlar kullandığını belirtti.

Azlal’ın tespitine göre Ahmed Fâik biri telif diğeri tercüme olmak üzere iki eser ortaya koymuştur. Fâik, ilk olarak on yedinci asır şairlerinden Şeyh Ahmed-i Hânî’nin Mem-i Âlân hikâyesinden esinlenerek yazdığı Mem u Zîn mesnevisini aynı vezinde tercüme etmiştir. Bu tercümeden on yıl sonra ise Fâik telif bir eser ortaya koyma niyetiyle yeni bir Mem u Zîn mesnevisi kaleme almış ve 22 adet gazelini de esere dâhil etmiştir. Azlal, tezine bu mesneviyi konu edinerek eserin hem Fuzûlî’nin Leylâ vü Mecnûn adlı eseriyle karşılaştırmasını yapmış hem de mesnevinin Süleymaniye ve Türk Tarih Kurumu kütüphanelerinde tespit edebildiği iki nüshanın edisyon kritiğini yapmıştır. Tezin başlangıçta yalnızca Mem u Zîn mesnevisi ile sınırlandırılmasını amaçlayan Azlal, Sosyal Bilimler Enstitüsü’nün tez teklifini kabul etmemesi üzerine eseri Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü alanına biraz daha yakınlaştırabilmek için Fuzûlî’nin eseri ile mukayese etmeye karar verdiğinin de altını çizdi.

Azlal yaptığı karşılaştırmanın neticesinde yapı bakımından Leylâ vü Mecnûn, klasik mesnevilerin bütün özelliklerini barındırırken Mem u Zîn’in böyle bir özellik taşımadığı sonucuna ulaştığını belirtti. Her iki eserin konu edindiği aşkın da ilahî aşk ve ona ulaşma olduğunu belirten Azlal, Fâik’in eserinin gerek gazel gerek hikâye kısmında Fuzûlî’nin eserine benzer birçok beyit ve mısra olduğunu da söyledi.

Mem u Zîn klasik mesnevi geleneği dışında tertip edilmiş bir eser olup içinde dibace, tevhit, naat, münacat, miraciye gibi bölümler yoktur. Çift kahramanlı bir aşk mesnevisi olan Mem u Zîn’de kahramanlar ve etrafındaki aşk kurgusu, Divan şirinin âşık, maşuk, rakip üçlemesine uygun bir şekilde esere dâhil edilmiştir. Eserdeki İslâmî ve tasavvufi unsurlar diğer klasik mesnevilerde işlendiği gibidir. Ayrıca Azlal, eserde mekânın Cizre ve çevresi iken bazen Fâik’in, kendi yöresine (Bitlis) ait motifleri de esere eklediğini söyleyerek metinde geçen “Bitlis’in kargası” benzetmesini örnek gösterdi.

EDİTÖRDEN

SEMİNERLER

Vakıf faaliyetlerinin en gelenekseli olan seminerler, her yıl güz ve bahar dönemlerinde gerçekleşiyor.

DETAYLI BİLGİ


BİZİ TAKİP EDİN

Vakfımızın düzenlediği programlardan (seminer, sempozyum, panel, vs.) haberdar olmak için e-posta adresinizi bırakabilirsiniz.