Yurtdışı Türkler’in Türk Dış Politikasındaki Rolü

Mehmet Köse

21 Mart 2014
Değerlendirme:
 Sena Tek

KAM’ın “Türk Dış Politikasında Yeni Aktörler” toplantı dizisinin üçüncüsü, T.C. Başbakanlık Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığında başkan yardımcılığı görevini yürüten Mehmet Köse’nin katılımıyla gerçekleşti. Köse, konuşmasına son yıllarda dış politika yapım sürecinde meydana gelen değişimlerden bahsederek başladı. Çoğulcu diplomasiye geçiş sürecinde Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı kurumunun oluşumunu tetikleyen faktörlere değinerek kurumun yapısı, görev alanları ve faaliyetleri ile ilgili bilgiler verdi.

Köse’ye göre kurumun Türk dış politikasında bir özne olarak nerede durduğu, dış politika yapım sürecinde meydana gelen değişimin anlaşılmasıyla mümkün olabilir. On sene öncesine kadar dış politika yapım sürecinde bürokratik mekanizmalarla şekillenen elitist bir anlayış hâkimken, çoğulcu demokratik bir anlayışa geçiş ile birlikte dış politikada farklı enstrümanlar ortaya çıkmaya ve bu farklı enstrümanlar dış politikaya dair farklı argümanlar üretmeye başladı. TİKA, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı, Yunus Emre Enstitüsü gibi kurumların ürettikleri bilgiler sayesinde hükümet, bürokrasinin kendi önüne sunduğu kararlara uyma zorunluluğundan ortaya çıkmaya ve bu farklı enstrümanlar dış politikaya dair farklı argümanlar üretmeye başladı. TİKA, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı, Yunus Emre Enstitüsü gibi kurumların ürettikleri bilgiler sayesinde hükümet, bürokrasinin kendi önüne sunduğu kararlara uyma zorunluluğundan kurtularak artık kendi vizyonu doğrultusunda politikalar üretiyor. Böylelikle, önceki süreçlerde kriz anlarında uluslararası toplumla beraber hareket etmeyi tercih eden dış politika anlayışı yerine, günümüzde bölgede meydana gelen herhangi bir krizin öncesinde, sürecinde ve sonrasında aktif rol alan bir Türkiye görebiliyoruz. Mehmet Köse, dış politikada yaşanan bu değişimin Türkiye’de yaşanan diğer değişimlerle bağlantılı olduğunu dile getirdi. Bunun da temelinde ülkenin kendi tarihi ve coğrafyası ile barışması, kendi geleneği ve kültürünü idari sisteme yansıtması olduğunu ifade etti ve Yurtdışı Türkler kurumunun oluşumunu da buna bağladı.

Köse, Türkiye’nin yurtdışında yaşayan vatandaşlarına yönelik bir kurum oluşturma hedefi ile yola çıkarken kurumun ismini belirlemede zorluk yaşadıklarını belirtti ve kurumun hedef kitlesi ile görev alanını anlattı. Buna göre, “Yurtdışı Türkler” ifadesiyle vatandaşlık esasına göre yurtdışındaki vatandaşların hepsi ve yakın coğrafyada kendini Türk olarak tanımlayanlar kastediliyor, “akraba” ifadesiyle de Türkiye’nin tarihî ve kültürel ilişkilere sahip olduğu farklı topluluklar kurumun görev alanına dâhil ediliyor. Kurum üç farklı görev alanı üzerine yapılandırılıyor: (i) Türkiye’nin yurtdışında yaşayan 6 milyon vatandaşının ihtiyaçlarını karşılayacak bir merkezî kurum oluşturmak, (ii) “tarihsel diaspora” olarak adlandırılan Türkiye ile tarihî ve kültürel ilişkileri olan farklı topluluklarla ilişkileri yürütmek, (iii) kamu diplomasisi aracı olarak görülen öğrenci programlarını koordine ederek uluslararası öğrencilere burs imkânları sağlamak.

İlk görev alanı, yani vatandaş merkezli yürütülen çalışmalarla ilgili olarak Köse, önceki dönemlerde birtakım kategorileştirmeler yapılarak bazı kesimlerin dışlandığını ifade etti. Bu gruplar arasında irtica tehdidi olarak görülen Avrupa’daki Milli Görüş Hareketi ve etnik köken tanımlaması sebebiyle ayrımcılığa uğrayan Aleviler ve Süryaniler örnek verilebilir. Yurtdışında bulunan 6 milyon vatandaş arasında bu tarz ayrımlar yapıldığında geriye sadece 300-500 bin civarında vatandaş kaldığını, hâlbuki yeni dönemde Türk vatandaşlığı olan her kesime hizmet götürmek için çalışmalar yapıldığını belirtti.

İkinci görev alanı olan “tarihsel diaspora” grubu ile ilişkiler kültürel diplomasi bağlamında değerlendirilebilir. Bu gruptaki topluluklar Balkanlar, Kafkasya, Ortadoğu ve Afrika’da kendini Türk olarak tanımlayanlarla sınırlı değil, çok daha büyük bir nüfusa tekabül eden bu coğrafyalardaki insanları da içeriyor. Dolayısıyla bu bölgelerdeki kültürel bağ ve tarihsel geçmiş farklı bir etkileşim ağı oluşturuyor.

Son olarak, uluslararası öğrenci programları kamu diplomasinin önemli bir aracı olarak karşımıza çıkıyor. 2010 yılından itibaren uluslararası öğrencilere verilen “Türkiye Bursları” ile birlikte her sene binlerce öğrenci eğitimleri için Türkiye’yi tercih etmeye başladı. Dış politika etkinliğinin arttığı bölgelerden Türkiye’ye eğitim almak için başvuru yapan öğrenci sayısının artışı, o bölgelerde Türk dış politikasına olan ilgiyi de gösteriyor. Köse, yabancı ülkelerle siyasi ve iktisadi ilişkilerin sürekli kılınması için kültürel programlarda ve öğrenci hareketliliklerinde aktif olmak gerektiğini dile getirerek, Türkiye’ye gelen öğrenci sayısının artmsının önemine işaret etti.

EDİTÖRDEN

SEMİNERLER

Vakıf faaliyetlerinin en gelenekseli olan seminerler, her yıl güz ve bahar dönemlerinde gerçekleşiyor.

DETAYLI BİLGİ


BİZİ TAKİP EDİN

Vakfımızın düzenlediği programlardan (seminer, sempozyum, panel, vs.) haberdar olmak için e-posta adresinizi bırakabilirsiniz.