İslâm Dünyasında Siyaset Tartışmaları: Demokrasi: İslâmî Demokrasi Mümkün mü?

Halil İbrahim Yenigün

KAM Özel Etkinlik

7 Haziran 2007               
De­ğer­len­dir­me: Ahmet Şefik Hatipoğlu
 
Bi­lim ve Sa­nat Vak­fı Kü­re­sel Araş­tır­ma­lar Mer­ke­zi’nin “İs­lâm Dün­ya­sın­da Si­ya­set Tar­tış­ma­la­rı: De­mok­ra­si” adıy­la baş­lat­tı­ğı ye­ni te­ma­tik top­lan­tı­lar di­zi­si­nin il­kin­de, Vir­gi­ni­a Üni­ver­si­te­si Si­ya­set Bö­lü­mü’nde dok­to­ra ça­lış­ma­la­rı­na de­vam eden Ha­lil İb­ra­him Ye­ni­gün, “The Po­li­ti­cal On­to­logy of Is­la­mic De­moc­racy from Past to Fu­tu­re: To­wards Al­ter­na­ti­ve Vi­si­ons” baş­lı­ğıy­la ha­zır­la­ya­ca­ğı te­zi­ni “İs­lâ­mî Bir De­mok­ra­si Müm­kün mü?” so­ru­su çer­çe­ve­sin­de ka­tı­lım­cı­lar­la tar­tış­tı.
Tez­de, üç dö­nem­de in­ce­le­nen çağ­daş İs­lâm si­ya­set dü­şün­ce­sin­de de­mok­ra­si tar­tış­ma­la­rı­nın on­to­lo­jik bo­yu­tu­na yo­ğun­la­şa­rak İs­lâ­mî de­mok­ra­si kav­ra­mı­nın da­yan­dı­ğı dü­şün­ce ze­mi­ni­nin or­ta­ya ko­nul­ma­sı ve kav­ra­mın ge­le­ce­ği hak­kın­da al­ter­na­tif bir eleş­ti­ri ge­liş­ti­ril­me­si amaç­lan­mak­ta­dır. Ye­ni­gün ça­lış­ma­sı­nı, Al­bert Ho­ura­ni’nin 19. yüz­yıl so­nu ile 20. yüz­yıl ba­şı­na te­ka­bül eden ve Li­be­ral Çağ de­di­ği dö­nem­den baş­la­tı­yor. Bu dö­ne­min te­mel ka­rak­te­ris­ti­ği Ba­tı­lı kav­ram ve ku­rum­la­rın İs­lâ­mî bir kı­lı­fa bü­rün­dü­rül­me­si şek­lin­de­dir. İs­lâm coğ­raf­ya­sı­nın de­ği­şik yer­le­rin­de Ba­tı ile yüz­le­şen dü­şü­nür­le­rin te­mel gün­de­mi­ni ana­ya­sal­cı­lık, Cum­hu­ri­yet, hal­kın yö­ne­ti­mi gi­bi ko­nu­lar iş­gal et­mek­tey­di. Ulus dev­let tec­rü­be­le­ri ve ko­lon­ya­liz­min et­ki­le­ri bil­has­sa 1950’ler­den son­ra İs­lâm si­ya­set dü­şün­ce­sin­de bir içe ka­pan­ma­cı­lık akı­mı­nı baş­lat­mış­tı. Mev­cut sis­tem­le­re kar­şı Al­lah’ın ira­de­si­ni, do­la­yı­sı ile vah­yi mer­ke­ze alan bir İs­lâm­cı­lık ha­re­ke­ti­nin baş gös­ter­di­ği bu dö­ne­mi Ye­ni­gün, Fun­de­men­ta­list İs­lâm­cı­lık Ça­ğı şek­lin­de ad­lan­dı­rı­yor. 1980’ler­den son­ra ise özel­lik­le di­as­po­ra Müs­lü­man­la­rı­nın bir si­ya­sî ide­olo­ji ola­rak İs­lâm­cı­lık dü­şün­ce­sin­den da­ha zi­ya­de be­nim­se­di­ği ve de­mok­ra­tik re­jim­ler­de ya­şa­ma im­kâ­nı­na ve tec­rü­be­si­ne da­ya­nan bir ha­re­ket ola­rak Li­be­ral-Ilım­lı-İle­ri­ci Müs­lü­man fik­ri­nin ye­şer­di­ği gö­rül­mek­te­dir. Tez­de Li­be­ral İs­lâm Ça­ğı ola­rak ad­lan­dı­rı­lan bu dö­nem, de­mok­ra­si tar­tış­ma­la­rın­da “İs­lâ­mî bir de­mok­ra­si müm­kün­dür!” fik­ri­nin ço­ğun­luk­la ka­bul edil­di­ği bir dö­nem­dir.
Ye­ni­gün, böy­le­lik­le üç dö­ne­me ayır­dı­ğı te­zin­de in­ce­le­ye­ce­ği isim­le­ri ken­di dö­nem­le­ri­nin tem­sil­ci­si ya­hut ge­nel ah­va­li res­me­den ka­rak­ter­ler ola­rak de­ğil, İs­lâm-de­mok­ra­si tar­tış­ma­la­rı­nın on­to­lo­jik bo­yu­tu­nu or­ta­ya ko­ya­bil­mek için ter­cih edil­miş isim­ler ol­du­ğu­nu be­lir­ti­yor. Bu yö­nüy­le hem dö­nem­len­dir­me hem de se­çi­len isim­ler bel­li ve sı­nır­lı bir teo­rik tar­tış­ma­nın ze­mi­ni­ni teş­kil ede­cek ve ge­nel­le­me ha­ta­sın­dan ka­çı­nı­la­cak bir bi­çim­de ele alın­mış ola­cak­tır. Bu min­val­de te­zin te­mel so­ru­su olan geç­miş­ten gü­nü­mü­ze İs­lâ­mî de­mok­ra­si kav­ra­mı­nın si­ya­sî on­to­lo­ji­si­nin in­ce­len­me­si ve ge­le­ce­ğe yö­ne­lik al­ter­na­tif­le­rin su­nul­ma­sı amaç­lan­mak­ta­dır.
Tez­de in­ce­le­nen dö­nem ve ele alı­nan isim­le­rin de­ğer­len­di­ril­me­si İs­lâm ve de­mok­ra­si tar­tış­ma­la­rı­nın sey­ri­ni göz önü­ne ser­mek­te­dir. Li­be­ral çağ­dan bir isim ola­rak Ce­ma­let­tin Af­ga­ni Cum­hu­ri­yet fik­ri­ni sa­vu­nur­ken va­hiy-akıl iliş­ki­si­ni ye­ni­den ta­nım­la­mış ve iç­ti­ha­dı fer­di­leş­ti­re­rek Al­lah ile kul iliş­ki­sin­de da­ha özel­leş­ti­ri­ci bir yak­la­şım ser­gi­le­miş­tir. Bu­na mu­ka­bil fun­de­men­ta­list İs­lâm­cı­lık ça­ğın­da ya­şa­yan Sey­yid Ku­tub, vah­yi mer­ke­ze al­mış ve di­ni Tan­rı-İn­san iliş­ki­sin­de be­lir­le­yi­ci ko­nu­mu­na ye­ni­den yer­leş­tir­miş­tir. Bu­na gö­re me­tin tek bir şey söy­ler, in­san ak­lı ve yo­rum­la­ma ikin­ci plan­da tu­tu­lur. (Böy­le­lik­le bu­ra­da­ki fun­de­men­ta­lizm an­ti-her­me­nö­tik bir du­ru­şu ifa­de eder). Ye­ni­gün’e gö­re Ku­tub’un de­mok­ra­si red­di­ye­si ba­sit bir Ba­tı kar­şıt­lı­ğın­dan da­ha ile­ri dü­zey­de on­to­lo­jik bir du­ru­şa da­yan­mak­ta­dır. Bu­na gö­re ku­ru­lan mec­lis­ler ve ka­nun­lar Al­lah’ın ira­de­si­nin gasp edil­me­si an­la­mı­nı ta­şı­yor­du. 1980’ler­den son­ra di­as­po­ra dü­şü­nür­le­ri ara­sın­da or­ta­ya çı­kan Li­be­ral İs­lâm dü­şün­ce­si ise “İs­lâm’da de­mok­ra­si var­dır!” ka­bu­lü­ne da­yan­mak­ta­dır. İl­ginç olan Faz­lur­rah­man ka­dar Gan­nu­şi, Kar­da­vi gi­bi isim­le­rin de bu fik­ri ar­tık be­nim­se­miş ol­ma­sı­dır. Bü­tün bun­la­ra da­ya­na­rak de­mok­ra­si­nin meş­ru­laş­tı­rıl­ma­sı sü­re­cin­de na­sıl bir on­to­lo­jik dö­nü­şü­mün var ol­du­ğu, Ye­ni­gün’ü ha­re­ke­te ge­çi­ren te­mel so­ru­dur.
Si­ya­set on­to­lo­ji­si­nin öna­la­na çı­ka­rıl­ma­sı­nın se­be­bi tar­tış­ma­la­rın ço­ğun­luk­la si­ya­sî düz­lem­de sey­ret­me­si, bu­na kar­şın bu­gün Ba­tı­da mo­der­niz­min te­mel­ci­li­ği­ne ve post-mo­der­niz­min eleş­ti­rel yak­la­şı­mı­nın oluş­tur­du­ğu boş­lu­ğa kar­şı gi­de­rek ar­tan bir on­to­lo­jik te­mel­len­dir­me eği­li­miy­le di­ya­log kur­ma im­kâ­nı­nın oluş­ma­ma­sı­dır. “Ba­tı’da na­sıl bir ah­lâ­kî/si­ya­sî dü­zen oluş­tur­ma­lı?” so­ru­su gi­de­rek “za­yıf on­to­lo­ji­ye da­ya­lı güç­lü bir ah­lâ­kî/si­ya­sî dü­zen” ku­rul­ma­sı şek­lin­de sey­re­der­ken, ken­di si­ya­sî/ah­lâ­kî ya­pı­lan­ma­sı­nı na­sıl bir on­to­lo­ji­ye da­yan­dı­ra­ca­ğı­nı tar­tış­ma­yan bir İs­lâm si­ya­set dü­şün­ce­si söz ko­nu­su ola­cak­tır. Si­ya­set te­olo­ji­si­nin si­ya­set te­ori­si­ni yön­len­dir­di­ği bu dö­nem­de Tan­rı-Me­tin/Va­hiy-İn­san ak­lı iliş­ki­le­ri­ne da­ya­nan bir İs­lâ­mî de­mok­ra­si an­la­yı­şı­nın ge­liş­me­si söz ko­nu­su­dur. Ye­ni­gün’e gö­re ön­ce­lik­li so­run İs­lâm si­ya­set dü­şü­nür­le­ri­nin de­mok­ra­si­den ne an­la­dık­la­rı ve İs­lâm’ı han­gi de­mok­ra­si ile mu­ka­ye­se et­tik­le­ri prob­le­mi­dir. Zi­ra bah­se­di­len de­mok­ra­si ço­ğun­luk­la li­be­ral bir de­mok­ra­si­dir. An­cak Ye­ni­gün’e gö­re li­be­ral de­mok­ra­si­nin öz­gür­lük ta­nı­mı ile İs­lâm’ın be­nim­se­di­ği öz­gür­lük ta­nı­mı ör­tüş­me­mek­te­dir. Bu min­val­de ya­pı­la­cak bir de­ğer­len­dir­me­de ra­di­kal de­mok­ra­si­nin öz­gür­lük an­la­yı­şı ne­de­niy­le İs­lâm ile di­ya­lo­ga en el­ve­riş­li de­mok­ra­si an­la­yı­şı ol­du­ğu­nu id­dia eden Ye­ni­gün, İs­lâ­mî de­mok­ra­si kav­ra­mı­nı be­nim­se­yen çiz­gi­yi; za­yıf on­to­lo­ji, ra­di­kal de­mok­ra­si, eleş­ti­rel te­olo­ji gi­bi dü­şün­ce­le­rin oluş­tur­du­ğu teo­rik bir ze­min­de mu­ka­ye­se­li si­ya­set dü­şün­ce­sin­den ha­re­ket­le in­ce­le­mek­te­dir.

EDİTÖRDEN

2024 Güz Programı

Vakıf faaliyetlerinin en gelenekseli olan seminerler, her yıl güz ve bahar dönemlerinde gerçekleşiyor.

DETAYLI BİLGİ


BİZİ TAKİP EDİN

Vakfımızın düzenlediği programlardan (seminer, sempozyum, panel, vs.) haberdar olmak için e-posta adresinizi bırakabilirsiniz.